Afrika’nın 10 yılda üçe katlanan dış borcu kalkınmayı nasıl engelliyor?
Jeo Inwood ve Nkechi Ogbonna | BBC News
Yeni bir araştırma, Nijerya’nın dış borç ödemesine ayırdığı kaynağın sağlık ve eğitime ayırabildiğinin iki katı olduğunu ortaya koydu.
Yoksulluğun azaltılması alanında faaliyet yürüten One Campaign adlı sivil toplum kuruluşunun yayımladığı yeni rapor Afrika ülkelerinin kalkınmalarının, ödemeleri gereken özel borçlar nedeniyle sekteye uğradığını gösteriyor.
Nijerya’da geçen ay doktor Vwaere Diaso’nun çalıştığı hastanedeki lojmanda dokuzuncu kattan düşen bir asansörde ölmesi, ülkedeki altyapı sorunlarını tekrar gündeme taşıdı.
Dış borç ödemesine ayrılan her bir dolar, sağlık ve eğitim gibi hayati altyapı tesislerine daha az kaynak ayrılması anlamına geliyor.
Dr. Diaso, Lagos Genel Hastanesi’ndeki eğitimini tamamlamasına iki hafta kala hayatını kaybetmişti.
Nijerya’nın en büyük kamu hastanelerinden biri olan bu hastanenin yönetimine altyapı sorunları, elektrik kesintileri ve kaynak yetersizliği gibi durumları defalarca şikayet etmişti.
Bu sorunların hastaların yaşamlarına mal olduğunu biliyordu. Fakat kendi hayatına da mal olacağını bilemezdi.
İş arkadaşı Dr. Joy Aifuobhokhan “Vware’nin gülüşünü unutamam, o dünyanın en mutlu insanıydı. İşini, insanlara bakmayı çok seviyordu” diyor.
Asansör düştüğünde ağır yaralanan Dr. Diaso, hastanenin oksijen destek ünitesi ve diğer birimleri düzgün bir şekilde çalışıyor olsaydı hayatta kalabilirdi.
“Hem hastanede hem de lojmanda maddi kaynak yetersizliğinin büyük bir sorun olduğuna inanıyorum. Bunu yönetime şikayet ettik fakat verdikleri ek bütçe bırakın lojmanı iyileştirmeyi, elektrik kesintilerini önlemeye bile yetmiyordu” diyor Dr. Aifuobhokhan.
Nijerya’nın yıllık dış borç ödemesi 2018’de 5,9 milyar dolardı. Bu yıl bu miktarın 8,4 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.
Ülkenin eğitim ve sağlığa ayırdığı kaynak ise sırasıyla 2,2 ve 1,4 milyar dolar.
One Campaign, en yoksul ülkelerin borçlanma maliyetinin diğer ülkelerden 5 kat fazla olduğunu belirtiyor.
Özellikle Afrika’daki yoksulluğu azaltmak için çalışan örgütte eski ABD Hazine Bakanı Larry Summers, Eski İngiltere Başbakanı David Cameron ve eski Meta yöneticisi Sheryl Sandberg gibi isimler yer alıyor.
Örgütün başında ise üç ABD başkanına danışmanlık yapmış olan Gayle E. Smith var.
Smith, durumun 2005’teki borç krizinden daha kötü bir hale geldiğini söylüyor:
“Çok sayıda ülke eş zamanlı olarak krize ilerliyor. Risk altındaki ülkelere bakınca, bu bir domino etkisi yaratabilir.
“Bunun hem ekonomik hem de siyasi sonuçları olur.”
Borç neden artıyor?
Devletler her yıl daha fazla borçlanırken faizlerin artması sorunu daha da büyütüyor.
ABD Merkez Bankası’nın faiz artırması, Nijerya gibi ülkelerin para birimlerinin değer kaybetmesine yol açtı.
Çoğu ülkenin dış borcu dolarla, bu da geri ödemelerini zorlaştırıyor.
Borç veren ülke ve kurumlar, genellikle ABD Merkez Bankası’nın faizine göre kendi faizlerini belirliyor.
Dünya Bankası gibi kurumlar son dönemde bu ülkelere büyük bir finansman sağlamıyor.
Smith “25 yıldır ilk defa aşırı yoksulluğun arttığını görüyoruz” diyor ve ekliyor:
“Bunun etkilerini şimdiden görüyoruz. Eğitim ve sağlıkta yıllardır yapılan ilerlemeler kaybedildi, bu iki alanda son derece olumsuz etkiler var.
“Bütçenizin yüzde 90’ını borç ödemeye harcıyorsanız geriye pek bir kaynak kalmaz ve bu döngüyü kırmak da neredeyse imkansız hale gelir.”
Son dönemde Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Afrika ülkelerine çok büyük kaynak aktarmasına yönelik çağrılar arttı.
Barbados Başbakanı Mia Mottley’in liderliğindeki Bridgetown İnisiyatifi de uluslararası para sisteminin modernizasyonu için mücadele ediyor.
Fakat tek reform beklentisi uluslararası kurumlardan değil.
Nijerya’da yönetişimi iyileştirmek için çalışan uzman Sam Chidoka “Yolsuzluğu çözmezseniz hiçbir ilerleme olmaz” diyor.
Borçların bir kısmının silinmesi durumunda bunun halka yansıyacağından da şüpheli:
“Borç almakta yanlış bir şey yok. Sorun borç aldığınız parayla ne yaptığınız.
“Bu parayla ülkeyi daha üretken mi kıldınız yoksa hükümet üyelerinin yaşam tarzına, özel jetlerine ve büyük konvoylarına mı kaynak ayırdınız?”
Smith de yolsuzluğun bir sorun olduğunu fakat esas sorunun bu olmadığını söylüyor.
2005 yılında Make Poverty History (Yoksulluğu Tarihe Karıştırın) adlı kampanyanın sonucunda yoksul ülkelerin borçlarının önemli bir kısmı silinmişti.
Fakat bugün bu ülkeler o dönemden çok daha borçlu.
Kısmen silinen borçların miktarı 180 milyar doların altına düşmüştü. Bugünse 645 milyar dolar civarında.
Bu borçların içinde özel borçların miktarı da arttı.
Smith, Afrika’nın gelişmesinin Avrupa, ABD, G7 ve G20’nin çıkarına olduğunu vurguluyor.
One Campaign’in raporunda gelişmiş ülkelerin kendi çıkarları için Afrika’ya maddi destek vermesi gerektiği yer alıyor.
Borç altında ezilen ülkeler iklim değişikliği veya işsizlikle mücadele edemediği için bu ülkelerin genç nüfusları Avrupa’ya gitmeye çalışıyor.
Nijerya’da da çok sayıda genç doktor düşük maaşlar ve kötü çalışma koşulları nedeniyle ülkelerini terk ediyor.
Dr. Aifuobhokhan, hayatını kaybeden arkadaşı Dr. Diaso’nun “gitmek istemeyenlerden” olduğunu anlatıyor:
“Ama onun ölümü bize gösterdi ki yetersiz kaynaklar ölümlere yol açıyor.”