Atalet
Sessiz Tutsaklık
Türk Dil Kurumu, atalet kelimesini tembellik, gevşeklik, uyuşukluk olarak tanımlar. Ancak bu kelimenin asıl etkisi, sadece sözlük anlamında değil, ruhumuzda yarattığı yankılarında gizlidir. Çünkü atalet, insanın sadece bedenini değil, ruhunu da saran görünmez bir zincirdir.
Bitkinlik mi, Atalet mi?
Hepimiz zaman zaman kendimizi yorgun, halsiz hissederiz. Bu durum bazen geçici bir hastalıktan, mevsim geçişlerinden ya da hormonel değişimlerden kaynaklanabilir. Fakat ortada hiçbir neden yokken, uzun süre boyunca hiçbir şey yapmak istemiyorsak, hareketsizliğe gömülmüşsek; işte orada atalet sessizce hayatımıza sızmış olabilir.
Bir işi yapmamız gerektiğini bildiğimiz halde yapmıyor, erteleyip duruyor ya da o eylemin etrafında dolanıp duruyorsak, bu sadece yorgunluk değil; ataletin pençesidir.
Ataletin Gizli Mekanizması
Ataletin temelinde çoğunlukla bilinçaltımızın bizi “güvende tutma” çabası vardır. Çünkü bilinçaltımız yeni bir şeye adım attığımızda bizi bekleyen sorumluluklardan, başarısızlık ihtimalinden ya da değişimden korkar. Bu nedenle bizi ısrarla konfor alanında tutmak ister.
Bu hali yaşayan insanlar yavaş hareket eder, işleri erteler, mazeret üretir, hayata karşı umutsuz ve sitemkâr bir tavır takınır. Görevleri varsa son ana bırakırlar. Sanki üzerlerine görünmez bir ağırlık çökmüştür.
Fiziksel ve Psikolojik Atalet
Atalet iki temel biçimde kendini gösterir:
- Fizyolojik (Bedensel) Atalet:
- Psikolojik (Zihinsel ve Ruhsal) Atalet:
- Amaçsızlık: Bir hedefi olmayan kişi, hayatın rüzgârında savrulur. Amacı olmayan sabahlar, enerjisi olmayan günler getirir.
- Mükemmeliyetçilik: En iyiyi yapamam korkusu, başlamayı engeller. Sonuçta kişi eylemsizliği tercih eder. Çünkü "Yeterince iyi olmazsa hiç olmasın," der iç sesi.
- Olumsuz Düşünce Kalıpları: Dünyaya karamsar bir pencereden bakan kişi, güzellikleri göremez. Umutsuzluk hareketsizliğe yol açar.
- İsteksizlik: Özellikle ergenlik döneminde sıkça görülür. İçine kapanma, genel isteksizlik ve düşük motivasyon hali eylemden uzaklaştırır.
- Öğrenilmiş Çaresizlik: Daha önce denemiş ama başaramamış biri, artık başaramayacağına inanır. Bu inanç tüm eylemlerin önünü keser.
- Aşırı İş Yükü: Kendisine haddinden fazla sorumluluk yükleyen kişi, bir süre sonra tükenir. En basit görevler bile gözünde büyür hale gelir.
- Önceliklerin Belirlenmemesi: Ne önemli, ne önemsiz bilmeyen biri tüm enerjisini saçmalar arasında harcar. Gün sonunda yorgun ama tatminsizdir.