BİRLEŞİM İLE ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ…LEVENT GÜLBAHAR ANLATIYOR…
Hoş geldiniz. Hoş bulduk. Bize kendinizden bahseder misiniz? Tabii memnuniyetle 1957 Ankara doğumlu bir mühendisim artık tabi genç mühendisi diyemiyorum. Çünkü yaşım 66 ama önce işte İstanbul aklı listesini bitirdim. Daha sonra İslam teknolojisi haberleşme bölümünden mezun oldum 80 yılında. Master yaptım ve 1984 çalışıyorum tabi ilk hayatım işte o zaman renkli televizyon çok fazla gündemdeydi işte o prensle çalıştım daha sonra bu özal dönemi de yazar kasa gündeme gelmişti işte Japonya omrona gitti. İtalya'ya gittim. Oradan yazar kasaların teknolojinin Türkiye'ye getirdim devamında Siemens de 10 sene çalıştım orada daha çok kesin güç kaynakları dediğimiz elektronik cihazlar üzerine bir çalışma oldu ve ondan sonra kenevir firmasında data Center projeler üzerine çalıştım orada Genel Müdürlük yaptım anel enerjide GSM operasyonları ve aynı zamanda birazdan size daha detaylı bahsedeceğim. Bu güneş enerjisi ile ilgili faaliyetin içinde bulundum 2007 yılında Türkiye'nin güneş panelini ürettim 2008 güneş santralini kurduk. Hatta devamında da 2009 yılında gelse diye tanımladığımız bu Güneş Erasta endüstri derneğinin kurucu başkanıyım devamında aidat ve teknolojiye çalıştım vesaire ama sonuçta sektörde birçok faaliyet alanında yani daha elektrik, elektronik veya onun dışında haberleşme veya enerji konulara da birçok alanda faaliyet gösterdim işte 2007'den beri daha çok güneşe odaklandım yine birkaç firmada Genel Müdürlük yaptım panel üretim üzerine bulunduğum unescounterları kurduk ve şu anda da birleşmiş şirketler grubuna bağlı birleşme şirketinin Genel Müdürü görevini yürütüyorum.
Peki genç mühendislere tavsiyeleriniz nelerdir?
Yaş tabi 66 olunca ve de nereden baksanız bir 43 senelik bir mühendislik geçmişi olunca birçok tavsiyede bulunmak mümkün oluyor şimdi bir kere şöyle söyleyeyim ben mesela master yaptım lisansüstü eğitim yaptım ama tabi o zamanki biraz elektroniği olan meraktı belki ID teknolojilerine master yaptım ama o zaman benim kullandığım ürünler ya da teknoloji artık şu anda heba oldu çünkü çok daha ileri geçti ve çok faydalandı mı kalmadı ama genç arkadaşlarım birincisi kesinlikle en iyi yani masraf Business endüstri dedikleri işletme master yapmalı bu hangi konuda olursa olsun ister makine mühendisi ister inşaat mühendisi ister elektronik mühendisliği veya endüstri mühendisi ama mutlaka tüm belgesi arkadaşların bir işletme mastarı yapması bence esas onun dışında baktığımız zaman mühendisleri temel kavramları veriyor işte elektrik konusunda mekanik konusunda işte eğik atışmış dinamik akışkanlarmış vesaire ama asıl bense bize verdiği şey analitik düşünmedir biz üniversite mezun olduğumuzda ne bildiğimizi değil neyi bilmediğiniz çok iyi gördük çok az şey öğretilmiş ki İTÜ gibi bir üniversite mezun olduğunuzda tabi ki teorisini biliyorsunuz ama pratik uygulamalarda çok çok geride kalınıyor maalesef o yüzden iş hayatında öğrenmek en önemli esas tabi burada en önemli tavsiyem şu olacak şimdi mesela gençler mezun oluyor işe başvuruda bulunuyor ilk dedikleri şey şu ben ne zaman genel müdür olurum ya da işte benim maaşım 40.000 lira olur mudur arkadaşım öyle değil bu dünya burada öncelikle ilk 3 ya da 5 yıl bu genç bir de para için değil makam için değil öğrenmek için çalışmaları lazım yani orada verdikleri harcadığı her dakika aslında şirkete yaptıkları bir katma değerden çok kendilerine yaptığı bir katma değer oluyor. Kendini geliştiriyorlar. Ha bu arada şu da var mesela işte arkadaşlar diyor ki ya bu benim işim değil işte ben elektronik mühendisiyim ama ben işte plastik enjeksiyon işine bana ne ya da mekanik'te bana ne CNC başlarda değil bir mühendisin aslında elektrik, elektronik, mekanik plastik fark etmez kendi alanında her şeyi öğrenmesi lazım donanım sahibi olacak aynen yani dikey entegrasyon tamam ama yatayda da bilgi sahibi olması çok çok önemli evet belki kendi konusunda çok dikey olabilir ama yatayı bilmiyor. Şimdi siz mesela ben yaptım bir firmanın genel müdürüsünüz işte elektron cihazı üretiyorsunuz ama cihazın mekanik parçaları var plastik parçaları var ve bunları da üretiyorsunuz ama siz o mekanikteki işte talaşlı imalatmış ve toz boya fırın demiş veya enjeksiyon makinalarında işte oradaki maçalı kalıpmış deyip bunları bilmiyorsanız o zaman o firmada siz ancak kalırsınız ama bir genel müdürlük yapamazsınız. O yüzden her konuda yatayda mutlaka bir şey öğrenilmeli sadece dikeyde kalınmamalı bu arada tabi bir konuda daha var aslında yine mühendaşlarımızı ilgilendiren işte ne dedik elektrik mühendisi, makine mühendisi, sanayi mühendisi, İnşaat mühendisi, kimya mühendisi hayır öyle değil aslında mühendislik yukarıda bir kavram ama onun altında birkaç ana açılım var saha mühendisi, şantiye mühendisi, Arge mühendisi ve sistem kalite mühendisi yani bir insanın ruhunda aslında çünkü her mühendis her işi yapamaz mesela konuşması çok güzeldir diksiyon iyidir bu kişi çok güzel bir satış mühendisi olabilir ama yaratıcılığı yoksa Arge mühendisi olamaz veya 7/24 çalışmayı göze almıyorsa bir şantiye ya da bir teknik servis mühendisi olamaz. O yüzden öncelikle kendi ruh yapısına beyin yapısına bakıp evet ben mühendis olacağım ama işte şantiye mühendisi mi sağa mühendisi mi kalite mühendisi mi üretem mühendisim ya da ar-ge mühendisi mi ona göre kendi yol vermesi gerekir. Yetenekleri doğrultusunda olmalı. Peki sizin en önde gelen özellikleriniz nelerdir?
Bir kere en başta şöyle söyleyeyim yani her zaman ben girdiğim bir işte öncelikle bir proje planı oluşturuyorum onunla ilgili yeni bir işe giriyorsak mutlaka bir swot analizi yapıyoruz. Nedir suadınız biliyorsunuz mutlaka zayıf yönler güçlü yönler tehditler ve fırsatlar o girdiğiniz alandaki önünüzdeki açık olan imkanları veya zorlukları veya güçlü zayıflama bilmiyorsanız zaten bu konuda çok fazla yol kat edemiyorsunuz bu değil mi inşaatta da böyle makinada da böyle fark etmiyor ama her neyse bu var bunun dışında fizibilite hazırlamayı çok iyi bilmeniz lazım yani başı maliyeti nedir bunun işte malzeme payı nedir bunun işçi payı nedir bunun piyasa fiyatları nedir kaça satarım kaça mal ederim ve en önemli şey de burada yine Marketing ve Bang marka yapmak yani rakiplerin analizini yapacaksınız ve kendi pazara çok yansıyacaksınız rakiplerin bir adım önünde olamazsanız hiçbir zaman kazanamazsınız şimdi ben iş hayatında her zaman girdiğim işler önce bir proje pedon oluşturuyorum bir fizibilite oluşturuyorum ve o fırsatları değerlendirecek şekilde yani krizleri fırsata dönüştürme imkanlarına bakıyorum ama en önemli şey de burada bence rakipten bir adım önde olmak için farkındalığı nasıl yaratabilir ona bakıyorum.Peki başarılarınızı neye borçlusunuz?
Tecrübeleri diyebilirim yani şöyle biliyorsunuz insan hayatta birçok yenilgi alır veya başarılar yani %100 başaran hep kazanan bir kişi yoktur varsa da çok nadirdir. Ben de hiçbir zaman hepsini kazanmadım birçok mücadeleye girip iş hayatında girdik bir kısmını kaybetti bir kısmını kazandık ama en önemli şey burada ki ben kendi onu görüyorum kaybettiğimiz şeyden ders alabilmektir yani o aslında altın yumurtalar kaybettim ben vazgeçeceğim diye değil İngilizce çok güzel bir laf vardı belki duymuşsun ne cevap asla vazgeçmeyeceksin umudunuz yitirmeyeceksin. Ama neden kaybettiğinizin yine bir analizini yapıp ondan ders çıkartırsanız bir sürü de kazanmaya ihtiyacıları daha güçlü olur.
Tecrübelisiniz bu konudaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Tabii memnuniyetle az önce bahsettiğim gibi yani güneş enerjisi daha Türkiye'de yoktu diyebilirim yıl 2007 ve biz üniversiteden rektörümüz bir hocamızla profesyonel optik hocamızla ve Marmara Hastanesi
ve ben o zaman analdeydim ve dedi ki Türkiye'de bir yara alalım. Ne yapalım hep deniyor rakiplerden bir adım önde olma Türkiye'de olmayan şeyle güneş paneli Türkiye'de olan şeyle güneş enerjisi dedi Türkiye'de çünkü yapılanların hepsi İtalya geliyor. Türkiye'de güneş paneli üretim dedik teknolojiyi tam bilmiyoruz hangi makinalar var kimler ne üretiyor işte hocalarımızla beraber almayı bir İtalya'ya gittik oradaki teknolojiler öğrendik ve ilk olarak 2007 yılında Türkiye'de güneş paneli'ni ürettik ve 2007 yılında Türkiye'de toplam kurudu güç 2 MB bugün 2 MB çok komikmiş yani bir fabrika çatısı bile üç dört megavat olabilir. Şu anda toplam kurduk 2 MB ve ümraniye'deydi bizim tesisimizdeydi Ve arkasından 2008 yılında ilk 1,3 MB gücündeki güneş santralinde Kıbrıs'ta kurduk o da bir Avrupa Birliği projesiydi ve devamında 2009 yılında bizim bu sektördeki 13-14 Arkadaşlar bir araya geldik ve onlarla beraber genzet adındaki derneğimizi kurduk. Güneş Enerji sanayide endüstri derneği ve o gelseydin zaten kurulmasıyla beraber Türkiye'deki o dönemde mesela gün der vardı o biraz daha kamu tarafındaki bir dernekte ama özel sektör dernekleri bir araya toplanmaya başlandı ki şu anda gelsek yaklaşık 160-170 üyeye sahip Türkiye'nin en büyük derneği durumu bunda ve güzel olan şey şuydu o dönemde biz 2010 yılında Türkiye'nin 2020 yılı için yani 10 yıllık geleceğini belirleyecek olan bir yol haritası çizdik arkadaşlarla ve o dönemde 2020 yılı için Türkiye'de 8.000 MB bir güneş enerjisi hedefi koyduk ve hakikaten Türkiye 2020 yılında 8000 MB ulaştı tabi bu dönemde enerji bakanlarımız değişti onların katkıları olduğu birçok mevzuatlar gündeme geldi ama Türkiye'ye geç de olsa güneş enerjisi konusunda artık yol almaya başlamıştı bugün geldiğimiz noktada yeterli mi değil şu anda Türkiye'de yaklaşık olarak 11.000 MB civarı bir kuruldu güç var yaklaşık rüzgar tarafına bakarsak orada da 12 V 13.000 MB ama Türkiye'nin mesela 2035 yılı hedefi 53.000 MB sadece güneş enerjisidir ve Türkiye'de bu potansiyel var yani Türkiye'de güneş enerjisi şu anda sadece güneş enerjisi Türkiye'nin ihtiyacını bile karşılayabiliyor. Ama bu teorik bir hesap çünkü pratike baktığınız zaman bazı enerjilerden bir şey var yani 24 saat aynı seviyede aynı kalitede enerji sağlayabilme güneş gündüz var gece yok hava bulut diken az ya da hava bulutluyken bulutlu bulutlu değilse az ama çok ama bulutluysa az kışın daha düşük oluyor rüzgar için işte var ya yok ama bir kömür ya da bir hidro santrali elektrikli santrali gibi sürekli aynı enerji sağlayamadığı için bazı enerji kabul edilmiyor ve bu nedenle de drama merkezlerinin belli bir kısmındaki kapasiteye bağlanabiliyorsunuz. Ama şu anda biliyorsunuz belki depolamalı denilen sistemler devreye alınıyor onlara lisanslar verilmeye başlandı depolamalı bir güneş var depolamalı bir rüzgar santral olduğunda tabi ki artık bir gaz enerji olabileceği için çok daha yüksek kurulma yapılacaktır ve bizim de gelişmeye beklentimiz. İnşallah bu yönde Türkiye'nin hakikaten layık olduğu yere oturmasın çok güzel şu anda görev aldığınız firmada neler yapıyorsunuz hedefiniz vizyonunuz nedir? Evet az önce belirttiğim gibi firmamızın asıl grup firması baktığımızda birleşim şirketler grubu ağırlıklı birleşim mühendislik ve Erdem Mühendislik olarak ve inşaat olarak da daha çok taahhüt konusunda çalışıyoruz. Türkiye'nin şu anda en büyük elektrik ve bereketi taahhüt firması firmalarımız bizim birleşim yeşil enerjiyi ise şu ana kadar lisanslı güneş santralleri kendisi satın aldığı ya da kurdu ve işletiyor onları şu anda Niğde'de, Maraş'ta, Bitlis'te ve Şırnak'ta olabilir 4 tane güneş santralimiz var lisanslı toplam 65 MB gücünde bir tane rüzgar santraladık Yozgat'ta inşallah onu da yakında devreye alacağız tabi ki hedefimiz burada bizim yavaş yavaş artık böyle 100 MB diye de 500 MB doğru uzanmak ve zaten şu anda birleşik mühendislik ve firmamızın iki tanesi halka açık Seneye de bizim spp kot olarak halka kaçırmayı hedeflerimiz var tabi bu arada bünyemizde bir firma daha kattık solar enerji o da daha çok iyi PC dediğimiz projelendirme ve kurulum çalışmalarını yapıyor dediğim gibi yaşam 66 en az 4-5 yıl daha çalışmayı düşünüyorum. Çünkü her zaman için bilgi tecrübeye ihtiyaç var ve hedefimiz de burada genç anahtar yetiştirerek yavaş yavaş bu sektörün artık hayatta kendi hayatlarını da durabilmesini sağlatmak çok önemli konusu gerçekten sürdürülebilir enerji ülkemizde de çok imkanlar var söylediğiniz gibi bunların en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor çünkü enerjik konusunda yurt dışına bağlılıktan da kurtulmamız son derece önemli hatta ben size şöyle birkaç rakam vereyim mesela Türkiye'nin ilk 6 ayındaki üretimine baktığımızda mesela ithal kömürden %22 doğalgaz %20,6 Linyit 12.7 yaklaşık olarak %40 küsuru zaten yurtdışı kaynaklı ham maddeden elde ediliyor üretiliyor ve burada ödediğiniz para da 50-55 milyar dolar zaten bütçe açımızın olduğu dövizin bu kadar kıymetli olduğu bir dönemde yani Türkiye'nin artık yavaş yavaş kendi öz kaynaklarına bu hidrodur bu rüzgardır bu güneştir ama kendi ham maddesine gerekiyor.