Büyük Önder’in kaybının ardından…
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de, saat 9’u 5 geçe Dolmabahçe Sarayı’nda “Türk’ün tarihinde ve gönlünde daima yaşamak” üzere aramızdan ayrıldı.
Ankara’da güne puslu kasım günleri başlamıştı. Anıtkabir’in inşaatı Atatürk’ün vefatından 15 yıl sonra 1953’te tamamlanmış ve 10 Kasım Salı günü Büyük Önder’in naaşının “muvakkat kabri” Etnografya Müzesi’nden “ebedi istirahatgâhı” Anıtkabir’e nakledilmesi kararlaştırılmıştı. Bu hazırlıklar çerçevesinde, 8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00’te Prof. Dr. Kâmile Şevki Mutlu’nun evininin telefonu çalar, karşıda Ankara Valisi Kemal Aygün vardır ve ateşler içinde hasta yatan Profesör Mutlu’yu Atatürk’ün naaşının Anıtkabir’e nakli için kurulan komite adına aramakta ve onu tıbbi konularda göreve davet etmektedir. Görev 9 Kasım günü yerine getirilecektir. İşte Büyük Önder’in naaşının Etnografya Müzesi’ndeki son gecesi böyle başlar. Peki, Atatürk’ün rahatsızlığı nasıl ortaya çıkmış ve vefatından sonra naaşı Etnografya Müzesi’ne nasıl getirilmişti?
Atatürk, küçüklüğünden beri birçok rahatsızlıkla mücadele etmişti. Kardeşleri Ahmet ve Ömer’in hayatlarını kaybettiği difteri-kuşpalazına o da yakalanmış ancak hastalıktan kurtulmayı başarmıştı. 1896’da girdiği Manastır Askerî İdadisi’nde yakalandığı sıtma rahatsızlığı ile yaşamı boyunca mücadele edecekti. Kurtuluş Savaş sonrasında Kasım 1923’te ve “Nutuk” üzerinde çalışırken Mayıs 1927’de kalp krizi geçirmişti. Bunlar Atatürk’ün geçirdiği başlıca rahatsızlıklardı ancak onun aramızdan ayrılmasına yol açan karaciğer rahatsızlığı teşhisi Dr. Nihat Reşat Belger tarafından 22 Ocak 1938’de konulmuştu. Atatürk iki hafta sonra da zatürree tedavisi görecekti.
Resmî tebliğler
Atatürk’ün sağlığına ilişkin ilk resmî tebliğler, 17 Ekim 1938 günü yayımlandı. Riyaseticumhur Umumi Kâtipliğinden (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği) yapılan ve 18 Ekim 1938 tarihli gazetelerde (A.A) rumuzuyla yer alan haber o günün diliyle aynen şöyle:
İSTANBUL, 17 A.A.- Riyaseticumhur Umumi Kâtipliğinden:
1- Reisicumhur Atatürk’ün sıhhi vaziyetleri hakkında müdavi ve müşavir tabipleri tarafından bugün verilen rapor ikinci maddededir.
2- Reisicumhur Atatürk’ün düçar oldukları karaciğer hastalığı normal seyrini takip ederken, 16 Birinciteşrin (Ekim) 1938 tarihine tesadüf eden pazar günü birdenbire aşağıdaki arazı göstermiştir.
a. Saat 14.30’dan 22.00’ye kadar gittikçe artarak devam eden umumi zaaf ile hazmi ve asabi araz. Bu saate kadar nabız dakikada 116, teneffüs 22 ve hararet derecesi 36.5 idi.
b. Saat 22.00’den bu sabah saat 10.00’a kadar yukarıda ismi geçen araz kısmen hafiflemiş ve nabız dakikada 104, teneffüs 20 ve hararet derecesi 37 olmuştur.
c. Yapılan muayene ve müşavere neticesinde tespit ve tatbik edilen müdavattan sonra, umumi ahvalde hafif bir salah görülmekle beraber, vaziyet ciddiyetini muhafaza etmektedir.
3- Müteakip sıhhi vaziyet raporları neşredilecektir.
İSTANBUL, 17 A.A. - Riyaseticumhur Umumi Kâtipliğinden:
1- Reisicumhur Atatürk’ün sıhhi vaziyetleri hakkında müdavi ve müşavir tabipleri tarafından, bu akşam saat 20.00’de verilen rapor ikinci maddededir.
2- Bugün, dün akşama nispetle daha iyi geçmiştir. Asabi arazlarda bir değişiklik yoktur. Nabız muntazam 116, teneffüs 20, hararet derecesi 37’dir.
Müdavi Doktorlar: Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp , Prof. M. Kemal Öke , Dr. Nihat Reşat Belger.
Müşavir Doktorlar: Prof. Dr. Akil Muhtar Özden, Prof. Dr. Hayrullah Diker, Prof. Dr. Süreyya Hidayet Serter, Dr. Abravaya Marmaralı , Dr. Mehmet Kamil Berk. 17 Ekim 1938’de yayımlanmaya başlanan resmî tebliğler, 22 Ekim’e kadar aralıksız devam etti. 22 Ekim 1938 tarihinde yayımlanan Resmi Tebliğ’de, yine aynı doktorların imzalarıyla hastalığın normal seyrine döndüğü ve tebliğ yayımlanmasına gerek kalmadığı bildiriliyordu.
22 Ekim 1938’e ara verilen Atatürk’ün sağlığına ilişkin resmî tebliğler, Gazi’nin durumunun ağırlaşması üzerine, 8 Kasım 1938’de yeniden yayımlanmaya başlandı. “Ulus” gazetesinin sol üst köşesinde, (A.A) rumuzuyla yayınlanan tebliğde, Atatürk’ün sağlık durumunun yeniden ciddileştiği kaydediliyordu.
Umutsuzluk hakimdi
Atatürk’ün sağlığına ilişkin resmî tebliğlerin yayımlanmasına 22 Ekim 1938’e kadar ara verilmişti. Bu sıralar, İstanbulluların gözü Dolmabahçe Sarayı’ndaydı. Gazi’nin durumunun ağırlaşması üzerine, 8 Kasım 1938’de bir tebliğ daha yayımlandı. Bir umutsuzluğun hâkim olduğu bu tebliğde, Atatürk’ün sağlık durumunun yenide n ciddileştiği kaydediliyordu. 9 Kasım günü Atatürk’ün sağlığıyla ilgili üç resmî tebliğ yayımlanıyordu. Saat 24.00’de yayımlanan tebliğde “Saat 20.00’den itibaren dalgınlık artmıştır. Umumi ahval vahamete doğru seyretmektedir” deniyordu. Atatürk’ün vefat ettiğine ilişkin, doktorları tarafından verilen rapor ile “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin” resmî tebliği şöyleydi:
“İSTANBUL, 10 (A.A)- Atatürk’ün müdavi ve müşavir tabipleri tarafından verilen rapor suretidir:
Reisicumhur Atatürk’ün umumi hallerindeki vahamet, dün gece saat 24’te neşredilen tebliğden sonra her an artarak bugün, 10 ikinci teşrin 1938 perşembe sabahı saat 9.5 geçe, Büyük Şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir.”
YARIN: Bedbaht İstanbul sokakları, Atatürk’ün cenaze namazı…