CHP Genel Lideri Yardımcısı Veli Ağbaba’dan sert açıklamalar

CHP Genel Başkanı Yardımcısı Veli Ağbaba; "Erdoğan ailesinin en yakını, kendisinin cezaevi arkadaşı Hasan Yeşildağ'ın kardeşi Ali Yeşildağ'ın iddialarını ibretle bu memleket izliyor. Tarım Bakanı'nın, tarım bakanlığını nasıl soyduğunu; 'Tayyip ağabey' dediğinin Antalya Havalimanı'nda bir milyar dolara konduğunu; Binali Yıldırım'ın 25 liralık işi nasıl 500 liraya verdiğini ve nasıl paylaşıldığını anlatıyor. Somut delillerle anlatıyor. Savcılara çağrı yapıyoruz. Mutlaka bu iddialar araştırılmalıdır. Bunun gereği mutlaka yapılmalıdır. Türkiye siyaseti bu kadar pisliği kaldırmaz. Ülke; siyasetin pisliğe bulaştığı, adeta lağıma düştüğü bir dönemi yaşıyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya'da düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Ağbaba, şunları söyledi:

"HER 3 KİŞİDEN 1'İ BORÇLU"

"Türkiye'de 34   milyon 649 bin kişi sofrasına iki günde bir et, tavuk ya da balık yemeği koyamıyor. Neredeyse nüfusun yarısı et, tavuk ve balıktan mahrum yaşamaya devam ediyor. 17 milyon 32 bin 6368 bin kişinin ısınma ihtiyacı karşılanmıyor. 40 milyon 761 bin 232 kişi maalesef tatil masraflarını karşılayamıyor. Nerdeyse Türkiye nüfusunun dörtte üçü. 26 milyon 966 bin kişi ise beklenmedik masraf çıktığında karşılayamıyor. Çocuğun ayakkabısı yırtıldığında bunu karşılayamıyor. Konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi yani borçlu olan sayısı 49 milyon 594 bin. Bu da bize her 3 kişiden 2 kişinin borçlu olduğunu gösteriyor. 27 milyon 218 bin kişi ise her an yoksulluk ve dışlanma riski altında yaşamaktadır. Maalesef sosyal yardımlara muhtaç şekilde yaşamaya devam etmektedir.

Türkiye'de aylık bin 478 TL ile yani günlük 49 TL ile geçimini sağlayan 12 milyon 22 bin kişi var. Tekrar söylüyorum bu rakamın nasıl acı bir gerçek olduğunu sizlerin de görmesini istiyorum. Günlük 49 TL, aylık bin 478 TL ile geçinen 12 milyon 22 bin kişinin varlığından söz ediyoruz. Bu da Türkiye ekonomisinin ve yoksulluğunun nasıl derinlere işlediğini görebiliyoruz.

"ATILAN TAŞLAR 150 YILLIK DEMOKRASİ KÜLTÜRÜMÜZE ATILMIŞTIR"

Peki, bunlar olurken ne oldu? Hükümet ne yapıyor? Hükümet tedbir alması gerekirken Ekrem İmamoğlu'nun Erzurum mitingine organize şekilde saldırıda bulunuluyor, taşlanıyor. Bizim demokrasi tarihimizde olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Bu atılan taşların Ekrem İmamoğlu'na değil Türkiye demokrasisine, 150 yıllık demokrasi kültürümüze ve deneyimimize atılan taşlar olduğunu biliyoruz. Bir savaşa gitmiyoruz, bir seçime gidiyoruz. Maalesef Erdoğan muhalefeti Gabar'a, Cudi'ye gömmekten söz ediyor. Bir İçişleri Bakanı 14 Mayıs seçimlerine 'siyasi darbedir' diyor. Küçük ortağı, etkili ortağı, şu anda akıl hocaları HÜDA PAR, seçimi az oyla kaybetsek de bu iş olmaz diyor. Tehdit ediyor vatandaşı. Ama şunu söyleyelim, biz sakinliğimizi korumaya devam edeceğiz. Bu insanların amacı, seçime giderken korku sallamak. Biz buna alet olmayacağımızı söylemek istiyoruz. Sakinliğimizi koruyacağız. Oy verenin de vermeyenin de bizim kardeşimiz olduğunu her yerde ifade edeceğiz. Ama bu maalesef organize bir saldırı ile Türkiye demokrasisi karşı karşıya. Demokrasiye inanan herkesin de bu konuda tavır alması, bu saldırılara karşı durması gerekiyor.

"KARAYILANIN AYAĞINA GİDENLERİ DE BİLİYORUZ"

Siyaset o kadar kirlendi, o kadar rezilleşti ki… Bir seçim kampanyasında insanlar video yapıyor. Karşıyı da eleştirebilirsin. Bundan daha doğal bir şey yok. Ama montaj yaparak, bir terör örgütü başının, Murat Karayılan'ın videosunu, Millet İttifakı'nın videosu ile montaj yapmak, bu kadar düşülmez, alçalmaz bir siyaset. Hem terör örgütlerinin reklamını yapıyorlar hem de siyasetin seviyesini maalesef alçaltıyorlar. Karayılan'la görüşen varsa biz hepsini biliyoruz. Karayılan'ın ayağına gidenleri de biliyoruz. Barış görüşmeleri sırasında 33 tane kamerayı Anadolu Ajansı'nı, TRT'yi gönderenleri de biliyoruz Murat Karayılan'a. Kandil'e basın açıklaması gönderenlerle birlikte basın toplantısı yapıldığını da biliyoruz ama siyaset bu kadar alçalmamalı. Montaj videolardan medet umacak kadar, düşmemek lazım. Seçim kaybedilebilir, dünyanın sonu değil. Bir seçimi kaybeder birini kazanırsın. Ama terör örgütleriyle bir Cumhuriyeti kuran, Kuvayi Milliye'nin devamı olan bir ittifakı yan yana kimse getiremez. Bu da seçimin ne kadar, karşı taraf için kaybedildiğini; ne kadar alçaldığını, rezilliğini göstermektedir. Yani sen ülkenin cumhurbaşkanısın, niye buna tenezzül ediyorsun? Onu da kamuoyuna bırakıyoruz.

"TÜRKİYE SİYASETİ BU KADAR PİSLİĞİ KALDIRMAZ"

Karayılan'a mikrofon uzatanlar, emniyetin ve MİT'in kırmızı bültenle aradığı Osman Öcalan'a TRT'nin mikrofonunu götürenleri millet unutmadı. 2019 seçimlerinde Öcalan'a mektup arkadaşlığı yapanları da bu millet unutmadı.

Bir taraftan bu videoları gösteriyor. Ama yandaki ortağına bakıyorsun… Gaffar Okan'ın katillerinin avukatı İstanbul mitinginde boy gösteriyor. HÜDA-PAR'ın Genel Başkanı, Gaffar Okan'ın ve Konca Kuriş'in katillerinin avukatıdır. Kürt Hizbullah'ı denen örgütün de devamıdır, siyasi temsilcisidir. Bunu da hiç kimse unutmasın. Maalesef bir taraftan kirli bir propaganda diğer taraftan geçmişte kanlı cinayetlere imza atmış kişilerin avukatlığını yapmış bir HÜDA-PAR gerçeği var.

Türkiye'de pis kokular gelmiyor, lağım patlamış, ülkeyi kokular kaplamış. Erdoğan ailesinin en yakını, cezaevi arkadaşı Hasan Yeşildağ'ın kardeşi Ali Yeşildağ'ın iddialarını ibretle bu memleket izliyor. Tarım Bakanı'nın, tarım bakanlığını nasıl soyduğunu; 'Tayyip ağabey' dediğinin Antalya Havalima'nda bir milyar dolara konduğunu; Binali Yıldırım'ın 25 liralık işi nasıl 500 liraya verdiğini ve nasıl paylaşıldığını anlatıyor. Somut delillerle anlatıyor. Savcılara çağrı yapıyoruz. Mutlaka bu iddialar araştırılmalıdır. Bunun gereği mutlaka yapılmalıdır. Türkiye siyaseti bu kadar pisliği kaldırmaz. Ülke; siyasetin pisliğe bulaştığı, adeta lağıma düştüğü bir dönemi yaşıyor. Antalya Havalimanı'ndan bir milyar dolar aldığı söyleniyor. Tarım Bakanı Mehdi Eker'in bakanlıkta şirket kurarak gelen fonları kendine aldığı iddiası var. Binalı Yıldırım ile ilgili iddialar belli. Türkiye maalesef bu pis kokulardan kurtulmak için gün sayıyor. Umarım, tez zamanda 5 gün sonra yapılacak demokratik seçimlerde, Türkiye bu pisliklerinden kurtulur.  Siyasetin gündemi kirli bir dönemle karşı karşıya. Biz; pisliğe bulaşmadan, kirliliğe bulaşmadan yolumuza devam edeceğiz."