‘Gel çık karşıma oturup konuşalım’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin dünkü grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları söyledi:
HALK GÜVENMİYOR: İktidarın en temel sorunu ne? Halkın bu iktidara güven duymaması. Güveni kaybeden bir iktidarın Türkiye’yi sağlıklı yönetme şansı yoktur.
EKMEK BULAMADIYSAN PASTA YE: İcra dairelerindeki dosya sayısı 23 milyonu aştı. Neredeyse 2 kişiden birisinin icra dairesinde işi var. 10 milyon civarında asgari ücretli var. Tamamı açlık sınırının altında maaş alıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez böyle garip bir tabloyla karşı karşıya kaldık. ‘Derhal asgari ücret tespit komisyonunu toplayın, rakamı yükseltsin, vatandaş bu kışı huzur içinde geçirsin’ dedik. Bu yapılmadı. Saray şöyle bakıyor; ‘Eğer vatandaş ekmek bulamadıysa pasta yiyebilir’. Tablo bu. Saray ‘porsiyonları küçültün’ diyor. Kendi porsiyonları büyük ama vatandaşa küçültün diyor.. En son da Bakan, ‘Kış geliyor evi daha az ısıtın, faturaları düşürün tasarruf edin’ diyor. Bu millet tasarrufu yapacak ama ampulü söndürerek tasarrufu yapacak. Bu millet siyasi tasarrufu yapacak ampulü söndürerek bu işi bitirecek, az kaldı.
BAHÇELİ’YE YANIT: Ülkemizi seviyoruz İstanbul’un talan edilmesini, yabancıların da talana ortak olmasını istemiyoruz. Sadece bizim iş insanlarını değil, büyükelçiliklere de yazı yazdım, ‘Eğer Kanal İstanbul’a sizin ülkelerinizden bir şirket girer, bir kişi girer bir müteahhit girer İstanbul’u talan eder, yağmalarsa o da ağır bedeller ödeyecektir’ dedim. Diyorlar ki, ‘Bizi niye yabancılara şikayet ediyorsun?’ Anlamıyorlar, ülkenin menfaatini korumak ülkenin çıkarlarını korumak, gözbebeğimiz İstanbul’u korumak ne zamandan beri yabancılara ihbar oldu.
İNDİRİM OLMAYACAK: Kadınlar, bu kardeşiniz sizin haklarınızı sonuna kadar savunacak hiç endişe etmeyin. Öyle şiddet uyguladık, tutuklandık, hapse atıldık, hakimin karşısına çıktın, ‘kravat taktım, güzel elbise giydim, hakime biraz yağ çektim, efendim benim cezamı düşürür’. Buna da izin vermeyeceğim, kesinlikle cezalarda en ufak bir indirim olmayacak.
‘Ekonominin geldiği hale bak’
EKONOMİST TEPKİSİ: Biraz da gülelim. Şahsım yine oturmuş üniversite öğrencilerini toplamış, malum onlara konferanslar veriyor. Yap-işlet-devret olayını anlatıyor. Diyor ki, ‘Ben ekonomistim. Siz ne kadar kaynak oluşturursanız devletin kasasından da bir kuruş çıkmaz. Yaptığımız bu ama Bay Kemal’in kafası bu işlere basmaz.’ Vallahi benim kafam bu işlere basmaz. Benim kafam kul hakkı yemeye basmaz, adaletsizliğe basmaz. Peki sen ekonomistsin, ekonominin geldiği hale bak. Böyle ekonomiste ne denir, çakma ekonomist.. Ekonominin ‘E’sini dahi bilmiyor. İlkokul mezunu bir bakkal bunlardan daha iyi yönetir. En azından fiyatı bilir, geliri gideri bilir, bilançoyu bilir, en azından defteri bilir, muhasebeyi bilir.
‘Çıkar mı çıkmaz’
VAHİM BİR OLAY: Efendim, ‘yap-işlet-devret dolayısıyla devletin kasasından bir kuruş çıkmıyormuş’. Madem bir kuruş çıkmıyorsa kardeşim, sevgili şahsım bu bütçedeki milyarlar ne? Ya imza attığın bütçeden haberin yok bu daha vahim bir olay. Dünyanın parasını veriyoruz. Üstelik Türk lirası değil, euro, dolar olarak. Erdoğan’a bir çağrı yapmak istiyorum, madem bir kuruş ödemiyoruz, madem ekonomistsin gel kardeşim, çık karşıma, oturalım vallahi bir şey sormayacağım, sadece şehir hastanelerini soracağım. Cesaret edemeyebilir, vallahi soruları önceden vereceğim, cevapları promptera yaz istersen, ama bütün sorulara samimi, düzgün, net cevaplar isteyeceğim, çıkar mı, çıkmaz.