İmamoğlu: İBB’nin geçmişte bir tane bile yurt açmadığını biliyoruz

Haber: OKTAY YILDIRIM - Kamera: ADEM KARABAYIR

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'İBB Bağcılar Cüneyt Arkın Öğrenci Yurdu ve Gençlik Kompleksi'nin açılışının ardından açıklamalarda bulundu. İBB'nin geçmiş dönemde bir tane bile yurt açmadığını belirten İmamoğlu, "Bakın, burası ve bunun gibi iki yurt daha öğrenci yurdu olarak yapılıyor, doğru ama bu yurtlar, öğrenci yurtları belediyenin bile olmayacaktı. Bakın altını çiziyorum; bugüne kadar bir tane yurt açmamış belediye bunları nereye adreslemişti, onu bile biliyoruz. Hangi vakfa ya da hangi yakınının, tanıdığının kurumuna. Ama biz, bunları belediye bünyesinde açıyoruz. Bu sene tam 5 bin üniversite öğrencisi, bu yurtlarda bizim misafirimiz olacak ve nicesi. Kızlar, Anadolu'dan gelen kızlar, sizin gibi üniversite okumuş, okuyacaklar ve o kızlar ne diyor biliyor musunuz? 'Bu yurt olmasaydı, bize burs vermeseydiniz biz üniversite okuyamayacaktık'" dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, '300 Günde 300 Proje' maratonu kapsamında Bağcılar'da inşa edilen 'İBB Bağcılar Cüneyt Arkın Öğrenci Yurdu ve Gençlik Kompleksi'ni, Türk sinemasının unutulmaz jönü merhum Cüneyt Arkın'ın eşi Betül Cüreklibatır ve oğlu Kaan Cüreklibatır'ın katılımıyla bugün hizmete açıt. İmamoğlu'na açılışta, CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre ve Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi de eşlik etti.

"7 YIL ÖNCE BÖYLE BİR YERE ÇOCUĞUMU YERE EMANET EDEBİLİRDİM. ŞİMDİ İŞSİZİM"

Açılış sonrası kompleksi gezen ve bilgi alan İmamoğlu'na bir vatandaş, "Yedi yıl önce ben böyle bir yere çocuğumu emanet edebilirdim. Kreş parası ödeyemediğim için ben, çocuğuma emanet edilecek bir yer bulamadım. Yedi yıldır işime ara verdim ve şimdi yedi yıl ara verdiğim için kimse beni işe almıyor. İki üniversite mezunuyum, lisans mezunuyum. Muhasebede çalışıyordum. Şimdi de bilgilerim gitti diye kimse beni işe almıyor. Eğer böyle kurumlar olsaydı, biz çocuklarımızı devletin himayesine ücretsiz bir şekilde teslim edebilmiş olsaydık ben bugün bu durumda olmazdım. Sizden iş istiyorum başkanım" dedi.

İmamoğlu ise şunları söyledi:

"ŞEHİRDE YAŞAYAN KADINLAR İŞ ORTAMINA, ÇALIŞMA ORTAMINA YÜZDE 30 KATILIYORLAR: Bu kompleksi kaba halinde aldık, burası öğrenci yurduydu. Burada başka bir şey yoktu. Biz kreş işine önem verdik, bak burası bizim 57'nci kreşimizi açtık. Sıfırdı bakın, sıfırdı. 3,5 senede 57'nci kreşimizi açtık. Yakında 70'inci kreşimizi açacağız, bu bir. İkincisi; bu aslında bir geleneğe dönüşsün ve kreş sayısı artsın. En fazla niye istedik bunu biliyor musunuz? Siz anneler iş bulun diye. Üçüncüsü; bölgesel istihdam ofisleri açtık. Amaç ne? Kreşe gelin, çocuğunuzu verin, sonra bizim ofisimize gelin, sizinle konuşsunlar, mesleğinize yeterli bir alan bulursak orada, ama yeteneğinizi geliştirmek istiyorsanız Enstitü İstanbul var, sizi mesleğinize göre biraz daha kalkındıralım, biraz daha bilgiyle donatalım ona göre iş bulalım. Temel amaç şu; şehirde yaşayan kadınlar, iş ortamına, çalışma ortamına yüzde 30 katılıyorlar. Yüzde 30 katılıyorsa bu toplumu zenginleştirmemiz mümkün değil. Bakın, ben hep örnek veririm; benim anneciğim, dokuz inek bakardı. Koca bir bağ bahçesi vardı. Köyde yaşarken kendi parasını kendi kazanıyordu. Paraya ihtiyacı yoktu ama babamdan bir lira da istemeden yaşadı. Şehre geldi, eve sıkıştı kaldı. Şehir yaşamı başka. Sizi biz şehir yaşamına hazırlamamız lazım ki bu şehirde hep birlikte mutlu olalım. Hep birlikte para kazanalım, geçimimizi sağlayalım. Çocuklarımızı iyi yetiştirelim, o bakımdan biz bunu istiyoruz. Bu bir adımı. Şimdi sizi burada danışman arkadaşlarımız istihdam ofisleriyle buluşturacak, konuşacağız sizinle. Bize fayda vereceğiniz bir saha varsa orada da değerlendiririz. Ama size daha iyi bir iş bulmuşsak orada da size yol arkadaşlığı yaparız.

BUGÜNE KADAR BİR TANE YURT AÇMAMIŞ BELEDİYE BUNLARI NEREYE ADRESLEMİŞTİ, ONU BİLE BİLİYORUZ: Her aşamanızda katkı sunma çabası içindeyiz. Bakın, burası ve bunun gibi iki yurt daha öğrenci yurdu olarak yapılıyor doğru ama bu yurtlar, öğrenci yurtları belediyenin bile olmayacaktı. Bakın, altını çiziyorum; bugüne kadar bir tane yurt açmamış belediye bunları nereye adreslemişti, onu bile biliyoruz. Hangi vakfa ya da hangi yakınının tanıdığının kurumuna. Ama biz, bunları belediye bünyesinde açıyoruz. Bu sene tam 5 bin üniversite öğrencisi, bu yurtlarda bizim misafirimiz olacak ve nicesi. Kızlar, Anadolu'dan gelen kızlar sizin gibi üniversite okumuş, okuyacaklar ve o kızlar ne diyor biliyor musunuz? 'Bu yurt olmasaydı, bize burs vermeseydiniz biz üniversite okuyamayacaktık.' Bu o kadar faydalı bir şey ki yani şu yuva. Bakın, Ekrem bugün var, yarın yok ama bu kurumlar kalıcı olmalı ki bu memleketin evlatları, bu memleketin anneleri, kadınları bu şehirlerde hak ettiği değeri görsünler, yaşamı yakalasınlar. Senin yüzündeki hüznünü görüyorum. Zuhal kardeşim, bak senin yüzünde de hüznü görüyorum ya da hanımefendi kardeşimin. Şimdi bak, biz size bu imkanları yavaş yavaş, adım adım sağlayacağız ki beraber yaşama tutunalım. Tamam mı? Ben niye 0-4 yaş arası çocuklar için anne kartı çıkarttım biliyor musunuz? Sizin gibi anneleri dinledim. 'Evlerden sokağa bile çıkamıyoruz. Araca binip bir yere gidemiyoruz. O imkanımız bile yok' diyen anneleri dinledim. Şu an 500 bine yakın annenin cebinde o kart var. Ben bunu oy için mi yaptım? Değil, helali hoş olsun. Niye biliyor musunuz? Bu paralar sizin, bakın benim değil. Bakın, ben size lütufta bulunmuyorum. Bu paralar sizin, sizin paralarınızı hayırlısıyla harcamaya çalışıyorum. Bakın, israf etmiyorum, sağa sola savurmuyorum. Anne ve çocuklara hayırlısıyla harcamaya gayret ediyorum; sizin paranız. Ona buna değil, bir avuç insana değil, bu şehrin 500 bin annesine gidiyor ya helali hoş olsun. O bakımdan yeter ki helalleşelim. Senin derdinle de ilgileneceğiz. Bak, benim bütün bu anlattıklarımı yöneticilerimiz duyuyor. Onlar sizinle ilgilenecekler. Size kılavuzluk yapacaklar, yol gösterecekler. İnşallah yakın zaman içinde ben sizi bir yerde gördüğümde, 'Dediğiniz gibi iş de buldum başkanım' diye bana sarıl, tamam mı kardeşim."

Kompleksi gezerken konferans salonunda açıklama yapan İmamoğlu, şöyle konuştu:

"DAHA ÖNCE SIFIR YATAĞI OLAN BELEDİYE, BU KONUDA YİNE BUNLARI BİRİLERİNE TESLİM EDECEKTİ: Bir realiteyi söyleyelim; geçmişte hiç yurt açmayan bu belediye, bu birkaç binayı, ki bizden önce başlatılmış üç bina var, üç binayı da ben belediye yönetimlerinin açmayacağını ve bir kısım adreslere teslim hazırlandığını tespit ettiğimiz var veya tahmin ettiğimiz var ama tahminlerimiz bizi yanıltmıyor. Çünkü daha önce bina kiralanmış, içinin dekoru, dizaynı yapılmış, bir vakfa verilmiş veya bir derneğe verilmiş. Kardeşim, sizin paranız yetmiyor mu? Yani biz ne yapacağız buralarda? İnsanlarımıza eşit hizmet sunan kurumlar oluşturacağız. Dolayısıyla bu gördüğünüz yurtlar, belediye bünyesinde açılması için hazırlanmış yurtlar değildi, çok net. Daha önce sıfır yatağı olan belediye, bu konuda yine bunları birilerine teslim edecekti.

ÖRNEKTEPE'DE AÇMAK İSTEDİĞİMİZ YURDU ISRARLA ELİMİZDEN ALIP BEYOĞLU BELEDİDİYESİ'NE VERMEYE KALKTILAR: Kaldı ki Örnektepe'de açmak istediğimiz yurdu ısrarla belediyeden kararlar çıkartarak bizim elimizden alıp Beyoğlu Belediyesi'ne devretmeye kalktılar. Peki Beyoğlu Belediyesi'nin herhangi bir yurt işletmeyle ilgili deneyimi var mı? Hiç yok, ne yapacak? Oraya devredecek, o belediye üzerinden başka yere verecek. Bakın, biz bu oyunlara fırsat vermedik. Burası 11'inci yurdumuz. İnşallah ilave yurtlarımızla beraber, bugün gururla söylüyorum, eylülden itibaren 5 bin gencimizi, kendilerini annelerinin babalarının yanında hissedecekleri gibi bu devletin, bu milletin bu yurtlarında gerçekten zor koşullarda bu şehre gelen gençlerimizi fırsat eşitliği içinde okumalarına imkan tanıyan mekanlar haline getirdik, ne mutlu bize.

BUGÜNKÜ SİSTEMİN, BUGÜNKÜ HÜKÜMET AKLININ, YÖNETİM AKLININ GELDİĞİ SEVİYE GERÇEKTEN PERVASIZLIKLARLA DOLU: Aslında bu, değişimin adı. Yani bu milletin malının millette kalmasının adı. Bu, milletin malının korunması adı. Bu milletin malının bir avuç insana değil, yine topluma dönük hizmetin sunulmasının adı. Bu zor bir şey değil, bu anlayış meselesi. Bugünkü sistemin, bugünkü hükümet aklının, yönetim aklının geldiği seviye gerçekten pervasızlıklarla dolu. Biz ise diyoruz ki bunun normalleşmesi lazım. Bu iş, parti meselesinin de ötesine geçti artık. Dediğim gibi, bu bir sistem, bir rejim, bir zihniyet anlamında çürümüş bir döneme evrildi. Bu sistem, bu rejimin, dönüşüp tekrar millete ait bir sistem, milletin alıştığı egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bir döneme geçmesi lazım. Verdiğimiz mücadelenin adı odur. Siyaset ötesi, üstü bir mücadeledir.

SONUNA KADAR MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK: Biz, 28 Mayıs'ı işte bu yurtları bu tür vakıflar, dernekler, yakın aile vakıflarına, derneklerine değil, yine devlet kurumları üzerinden işletilen; evladına, çocuğuna, kızına, oğluna eşit eğitim fırsatı tanıyan bir devlet anlayışını, devlet şefkatini gösterme çabasıdır. Sonuna kadar mücadelemiz devam edecek. Hele hele bu yurdun ismi de böyle çok güzel bir insan, hepimizin sevdiği, neredeyse bu toplumun yüzde 99'nun sevdiği diyeceğimiz Cüneyt Arkın'la yaşaması da ayrı bir onur. Çok mutluyuz, içinde çok fonksiyon var. Bağcılar'a çok iyi gelecek. Göreceksiniz, bu mahalleyi 3-4 sene sonra gezdiğimizde burada eğitim seviyesi artacak. Burada öğrencilerin eğitime olan ilgisi artacak, sanata olan ilgisi artacak. Ailelerin, annelerin, babaların toplumla ilgili, dünyayla ilgili görüşleri yukarıya doğru tırmanacak. Keşte okuyan çocuklar çok daha iyi fırsatlara kavuşacak. Kütüphaneler vesaire. Onun için arkadaşlarıma diyorum; açabildiğiniz kadar kreş, kütüphane, yurt, açın kardeşim. Bu milletin iyi yetişmiş insanlara, evlatlara ihtiyacı var. Ondan sonrasını onlar çözer. Ondan sonrası onların işi. Biz, o adımları atmaya devam edeceğiz."