“Normallik” Kavramını Yeniden Düşünmek: Toplumun Dayattığı mı, Yoksa Bireyin Özgürlüğü mü?
Günlük hayatta sıkça kullandığımız "normal" kavramı, aslında sandığımızdan çok daha karmaşık ve sorgulanması gereken bir olgudur. Üç farklı kaynaktan yola çıkarak hazırladığımız bu makalede, "normallik" kavramını felsefi, psikolojik ve sosyolojik açılardan ele alıyoruz. Normallik: Toplumun Dayattığı Bir İlke mi?
Doğan Göçmen'in "Akıllılık, Normallik ve Farkındalık" yazısında vurguladığı gibi, halk arasında "akıllı olmak" genellikle "normal olmak" ile eş anlamlı kullanılır. Ancak buradaki "normal", toplumun genel geçer kurallarına uymak anlamına gelir. Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre normal, "aşırılığı olmayan, ortalama durum" olarak ifade edilir. Peki, bu tanım bireyin özgürlüğünü kısıtlıyor olabilir mi?
Göçmen, aklın aslında eleştirel ve sorgulayıcı bir yeti olduğunu belirtir. Toplumun "normal" dediği şeylere körü körüne uymak, aklın özüne aykırıdır. Çünkü akıl, doğruyu ve gerçeği aramak için sürekli sorgular. Bu bağlamda, "normal" olmak yerine "akıllı" olmayı tercih etmek, bireyin kendi değerlerini oluşturması anlamına gelir.
"Yeni Normal" mi, Yoksa Yeni Bir Baskı mı?
Mehmet Dere'nin "Satın Alınamayan Ortak Kader: Yeni Normal" başlıklı yazısı, pandemi sonrası dönemde ortaya çıkan "yeni normal" kavramını ele alıyor. Dere, bu kavramın aslında bir belirsizlik ve huzursuzluk yarattığını ifade ediyor. Kapitalizmin dayattığı normlar, eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri perdelemek için kullanılıyor olabilir mi?
Dere'nin de belirttiği gibi, "yeni normal" olarak adlandırılan dönem, sanatçılar ve toplum için bir varoluş mücadelesine dönüşmüştür. Bu süreçte, insanların dayanışma ve paylaşma pratiklerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Normallik, bireylerin özgürlüklerini kısıtlayan bir araç olmamalı; tam tersine, insanlığın ortak iyiliğini hedeflemelidir.
Psikolojide Normallik: Kim Belirliyor?
"Normal Nedir?" sorusu, normallik kavramının psikolojik boyutunu ortaya koyuyor. 1945'te Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nde sergilenen "Norma ve Norman" heykelleri örnek gösterilmiştir. Bu heykeller, binlerce insanın ölçülerinin ortalaması alınarak yapılmıştı, ancak yapılan bir yarışmada hiç kimse bu "normal" ölçülere uymadı.
Psikolojide normallik, çoğunlukla "WEIRD" (Batılı, Eğitimli, Sanayileşmiş, Zengin, Demokratik) örneklemine dayanıyor. Bu da, dünya nüfusunun büyük bir kısmının dışlandığı anlamına geliyor. Örneğin, Kalahari Çölü'ndeki San halkı, Batılıların "normal" kabul ettiği optik illüzyonlara kanmıyor. Bu durum, normallik algısının kültürel olduğunu gösteriyor.
Normalliği Yeniden Tanımlamak: Ne Yapmalıyız?
- Sorgulayın: Toplumun dayattığı normları olduğu gibi kabul etmek yerine, eleştirel bir gözle değerlendirin.
- Çeşitliliği Kabul Edin: Normallik diye bir şey yoktur, çeşitlilik vardır. Her birey kendine özgüdür.
- Vicdanınızı Dinleyin: Freud'un dediği gibi, "normal" olan sevebilen ve üretebilen insandır. Toplumun baskılarına kulak asmayın.
- Dayanışma İçinde Olun: Mehmet Dere'nin vurguladığı gibi, bu dönemde dayanışma ve paylaşma daha da önem kazanıyor.