Seyircinin Gerçeklik Algısını Zorlayacak Bir Kasabayı Anlatan “Don’t Worry Darling” Filmini İnceliyoruz

Don't Worry Darling (Endişelenme Sevgilim), Carey Van Dyke, Shane Van Dyke ve Silberman'ın özel senaryosuna dayanan ve Olivia Wilde tarafından yönetilen bir 2022 yılı Amerikan yapımı psikolojik gerilim filmidir. Film, deneysel bir şirket kasabasında yaşayan ve onu işleten bir adamın kasabada yaşayanlardan bir sır saklandığından şüphelenmeye başlayan ev kadını Alice'i konu alıyor.

Filmde Alice rolünde Florence Pugh, onun karısı Jack rolünde Harry Styles, komşuları Bunny rolünde yönetmen Wilde, Gemma Chan, KiKi Layne, Nick Kroll ve deneysel şirketin sahibi Frank rolünde Chris Pine rol alıyor. Film Alice ve eşi Jack'in sorunsuz gibi görünen hayatları ve komşularının bu kasabada hayatlarını sürdürürken ne işle uğraştığını anlatıyor.

Amerika'da belirsiz bir zaman diliminde, Alice ve Jack Chambers çifti Victory, adındaki bir şirket kasabasının 1950'lerin havasını yansıtan bir mahallesinde yaşıyor. Burada yaşayan kadınlar (Alice'in komşuları Bunny ve Margaret gibi) temizlik yapmak, kocaları için akşam yemeği hazırlamak ve onları rahatlatmak için evde kalırken, erkekler her gün kasabanın dışındaki çölde yer alan Victory karargâhına çalışmaya giderler. Kadınlar, kocalarının çalışmaları hakkında soru sorma ve konuşma konusunda yasaklanmıştır ve karargâha gitmemeleri kuralına uymak zorundadır. Yani Victory'deki kadınların günlük rutini kocaları, ev işleri, dans, parti ve alışverişten ibarettir.

Frank'in yani Victory kasabasının ve deneysel şirketin sahibi, kasaba halkını bir parti için topladığında Alice'in arkadaşı Margaret olay çıkartır. Margaret, yaşadıkları kasabanın gerçek olmadığını, Frank'in onları kandırdığını düşünmektedir. Margaret, oğlunu çöle götürdükten sonra dışlanan ve oğlunun  ölümüyle suçlanan bir kadındır ancak Victory'nin, oğlunu ceza olarak ondan aldığını iddia ediyor. Alice, Victory'nin esrarengiz kurucusu ve lideri Frank'in ev sahipliğindeki partide, Margaret'in kocasının ona ilaç vermeye çalıştığını görür. Margaret'e Alice de dahil kimse inanmıyordur.

Alice, bir sabah tramvayla kasabayı gezerken çölde bir uçak kazasına tanık olur. Yardım etmek için koşar ve aynaya benzer pencerelerle kaplı küçük bir bina olan karargâha rastlar. Aynaya dokunur ve eve geri dönmeden önce gerçeküstü halüsinasyonlar görür. İlerleyen günlerde giderek daha garip olaylarla karşılaşır. Alice'in de içinde yaşadıkları kasaba hakkında kötü düşünceler doğar. Bir gün Alice, onun gördüğü şeyi gördüğünü iddia eden Margaret'ten bir telefon alır. Daha sonraki sahnelerde Alice, Margaret'i görmeye gittiğinde kadın kendi boğazını keser ve evinin çatısından düşer. Alice, Margaret'in cesedine koşar ama ulaşamadan kırmızı tulumlu erkekler tarafından sürüklenir.

Alice, Margaret'in öldüğünü gördüğünü eşi Jack'e söyler ama Jack ona inanmaz. Jack, Alice'in iddialarını reddeder ve Margaret'in camları temizlerken düştüğünü ve iyileşmekte olduğunu söyler. Bu hikaye, Alice'e reçeteli ilaçlar vermeye çalışan kasaba doktoru Dr. Collins tarafından da doğrulanmaktadır. Alice giderek paranoyaklaşır ve kafası karışır. Bir akşam Frank'in düzenlediği özel bir Victory etkinliği sırasında Frank'in Jack'i yönetim kuruluna terfi etmesine Alice çok sinirlenir ve Bunny tarafından teselli edilir. Alice ona her şeyi açıklamaya çalışır, ancak Bunny öfkeyle tepki verir ve Alice'i bencil olmakla suçlar. Bunny de ona inanmamaktadır; tıpkı onun da Margaret'e önceden inanmadığı gibi.

Bir süre sonra, Alice ve Jack mahalledeki komşuları ile Frank ve eşi Shelley'i özel konukları olarak yemeğe davet ederler. Frank, Alice'in şüphelerinde haklı olduğunu ima ederek mutfakta Alice ile özel olarak konuşur. İtirafıyla cesaretlenen kadın, akşam yemeğinde onu ifşa etmeye çalışır. Söylediği şeyler korkutucudur. Kasabadaki eşlerin bazılarının geçmişte aynı şekilde tanıştığı, aynı tatillere gittiği, aynı memleketten geldiklerini ortaya döker. Konuklar duyduklarına şaşırır. Frank ona gaz verir ve diğer konuklara deli görünmesini sağlar. Jack, Alice'in davranışlarından çok kötü etkilenir. Masadakiler bu olaydan sonra evi terk ederler.

Bu olay sonrasında, Alice Jack'e ikisini de Victory'den kaçırması için yalvarır. Jack başlangıçta kabul eder, ancak Alice arabaya bindiğinde, onu Frank'in adamları tarafından götürmelerine izin verir. Sonraki sahnede Dr. Collins, Alice'i elektroşok tedavisine zorlar. İşlem sırasında Alice aslında önceden kim olduğunu, nerede yaşadığını ve ne iş yaptığını öğrenir. O, işsiz kocası Jack ile yaşayan ve geçimini sağlamak için mücadele eden Alice Warren adında bir günümüz doktoru olarak başka bir hayatta yaşıyordur.

Alice, tedaviden sonra Victory'ye geri döner ve Jack ile tekrar bir araya gelir. Ancak halüsinasyonlar görür ve geçmişe dönüşler yaşamaya devam eder. Daha sonra gördüklerini ve tüm gerçeği hatırlar: Victory, Frank tarafından yaratılan simüle edilmiş bir dünyadır ve Jack, birlikte mükemmel bir hayat sürebilmeleri umuduyla onu bu simülasyonda yaşamaya zorlamıştır.

Jack, karısının gerçeği bildiğini fark ettiğinde, gerçek hayatında mutsuz olduğu için ve bunu onun için yaptığını iddia eder, ancak Alice, Jack'in ondan hayatını, işini, sevdiklerini ve en önemlisi özgürlüğünü elinden aldığı için öfkelenir. Jack, Alice'e sarılır, onu affetmesi için yalvarır. Sonra onu boğmaya çalışır ve Alice'i bir cam bardakla onu öldürmeye zorlar.

Alice'i kanlar içinde gören Bunny, onu oradan kaçması için uyarır; aksi taktirde onu öldüreceklerdir. Bunny, Alice'e Victory'nin her zaman bir simülasyon olduğunu bildiğini, ancak gerçekte ölen çocuklarıyla birlikte olabilmek için kalmayı seçtiğini itiraf eder. Alice'e simülasyondan bir çıkış yeri olan karargâha kaçmasını söyler.

Frank, Jack'in ölümü konusunda uyarılır ve adamlarını Alice'i yakalamaları için gönderir. Alice kaçarken diğer kadınlar da kocaları paniğe kapılmaya başlayınca gerçeği anlamaya başlar. Alice, Jack'in arabasını karargâha doğru sürer. Dr. Collins ve Frank'in adamları tarafından kovalanır ve sonunda birbirlerine çarpmasını sağlar. Ancak peşinde hâlâ bir sürü kırmızı tulumlu adam vardır. Diğer bir sahnede de bu simüle edilmiş evreni yaratan Frank'i görüyoruz. Frank'in karısı Shelley, kendi kontrolünü yeniden kazanmak isteyen Frank'i evlerinde bıçaklayarak öldürür.

Alice, Jack'in ondan kalmasını istemesine rağmen karargâha varır ve Frank'in adamları ona ulaşmadan hemen önce pencereye koşar. Simülasyon olan Victory'den kurtulur. Alice gerçek dünyada nefes nefese uyanır.

Minimalist, 1950'lerin modern evleri ve içkili akşam yemekleri ve partileriyle  Victory kasabasında genç, çekici aileler, Güney Kaliforniya güneşinin ışıltısı altında tüm isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılıyor. Frank'in yarattığı dünyayı kim istemez ki diye düşünüyor insan. Ancak bunları kendi iradenle yapmıyorsan hiçbir anlamı olmadığını Alice bize gösteriyor. Düzen gerekliliği kaosun ilacı gibi gösterilen bir simülasyonda insan nasıl gerçekten kopuk yaşayabilir ki? Film, sıcak görüntüleri, gerçekliğimizle sonuna kadar oynayan senaryosuyla son zamanların en iyi filmlerinden biri. Biz bile bazen bir simülasyonda olduğumuzu düşünmüyor muyuz?