Yaycı Paşa’dan ‘yeni 15 Temmuz’ uyarısı
Yaycı Paşa'dan 'yeni 15 Temmuz' uyarısı
TÜRK DEGS Başkanı ve Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı:
"Türkiye, 15 Temmuz 2016 saat 20.30'a yeniden çok yaklaşmaktadır"
"Devlet, özel sektör gibi kiminle çalışıp çalışmayacağına özgürce karar verebilmeli"
"Cumhurbaşkanımızın iradesinin, bürokraside ve kurumlarda karşılık bulmadığı kanaatindeyim"
"FETÖ ile mücadelede yeni kanun düzenlemesi şarttır, FETÖ ile Mücadele Kurumu kurulmalıdır"
"FETÖ'den yargılanıp berat edenlerin kamudaki görevlerine geri dönüşüne ait kararlar verilirken, geçen süre zarfında hangi kampanyalara katıldıkları, kimlerle ilişki halinde bulundukları, kimleri övdükleri, kimleri yerdikleri, FETÖ mensuplarıyla bir iltisakları olup olmadığına bakılıp öyle karar verilmeli"
BALIKESİR - Mavi Vatan Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral ve Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihat Yaycı, Türkiye'nin 15 Temmuz 2016'da yaşanılan FETÖ kalkışmasının daha geniş perspektifli ve daha etkin tekrarına hazırlıklı olması gerektiğini söyledi. Yaycı, "Türkiye, 15 Temmuz 2016 saat 20.30'a yeniden çok yaklaşmaktadır" dedi.
Ayvalık'ta düzenlenen "Doğu Akdeniz'de Yunan Yayılmacılığı ve Mavi Vatan" konulu konferansta yaptığı konuşmada, FETÖ ile mücadele konusunda çok ciddi eksikliklerin bulunduğunu savunan Cihat Yaycı, "Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesinin, bürokraside ve kurumlarda karşılık bulmadığı kanaatindeyim. FETÖ ile mücadeleyi; Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatımız, Jandarmamız ve kahraman birkaç savcımız yapıyor. Ama bu mücadele, sadece bu birimlerimize bırakılacak bir mücadele değildir. Bu mücadeleyi her kurum yapmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, kendi içerisinde yapmalıdır. Yüksek Öğretim Kurulu, kendi içerisinde yapmalıdır. Sağlık Bakanlığı, kendi içerisinde yapmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, kendi içerisinde yapmalıdır. Çünkü bu örgütün devlete ve kurumlara nasıl sızdığı, itirafçı ifadelerinde ve daha önce FETÖ iltisaklı olduğu tespit edilmiş kişilerin sosyal, mesleki ve eğitim yaşamlarındaki kesişme ve anormallikler son derece sabittir. Onlardan bir çok kriter ortaya çıkmaktadır. Mesela; sınav hırsızlıkları, katalog evlilikleri, sicilen birbirlerini destekleme, atamalar, görev yerleri, hangi gazetelerde yazdıkları, hangi üniversitelerde yayın yaptıkları, kim kimin tez jürisinde bulunmuş, kim kime danışmanlık yapmış, kim kimlere kadro açmış, tüm bunların hepsi belirlenmiştir. Onun için bunları tespit etmek kolay ve önemlidir. Bunları 'hapse atalım' demiyorum. Ama bunlar devlet birimlerinde, devletin akademilerinde belirli yerlere en azından gelemesinler. Devlet bunlara eğitim ve başka türlü yatırımlar yapmasın. Bunlar tespit edilsinler, görevlerini çok daha az yetkili ve sorumlu pozisyonlarda yapsınlar" ifadelerini kullandı.
"Kanunlarda FETÖ ile mücadele çerçevesinde herhangi bir özel düzenleme yapılmadı, bu çok büyük bir eksiklik"
Devletin özel sektör gibi kiminle çalışıp, çalışmayacağına özgürce karar verebilmesi gerektiğini belirten Cihat Yaycı, "Herkes devletle çalışacak diye bir kaide söz konusu değildir. 15 Temmuz gibi dünya tarihinde görülmemiş ve hiçbir devletin başına gelmemiş, bir örgüt tarafından silahlı kuvvetlerin ve hatta devletin ele geçirilmesi durumuyla karşılaştık. Artık sütten dilimiz yandı, yoğurdu üfleyerek yemeliyiz. Şüpheden devlet yararlanmalıdır. Bu son derece önemlidir. İdari tasarrufla, adli yargılamayı birbirine karıştırmamak lazım. Kanunlarda FETÖ ile mücadele çerçevesinde herhangi bir özel düzenleme yapılmadı. Bu çok büyük bir eksikliktir. Bu düzenleme yapılmadığı için birçok FETÖ mensubu, beraat ya da delil yetersizliğinden 'kovuşturmaya yer olmadığı' kararı almaktadır. Böyle durumda, bunlar pür-i pak demek değildir. Bu, hukuki mevzuattaki eksiklikten kaynaklanan durumdan yararlanarak paçayı sıyıran FETÖ'cüler demektir. Bu noktada gerçekten de kurunun yanında, yaş da yanmış olabilir ama bunun sayısı gerçekten çok ama çok azdır" diye konuştu.
FETÖ'ye üye olmaktan yargılanıp, kamu görevinden çıkarılanların kamudaki görevlerine geri dönüşüne ait kararlar verilirken, son aşamadaki durumlarının da incelenmesi gerektiğini savunan Cihat Yaycı, "Bu kişiler; kamu görevinden çıkarıldıktan iade kararı alınıncaya kadar geçen sürede, hangi kampanyalara katılmışlar, kimlerle ilişki halinde bulunmuşlar, kimleri övmüşler, kimleri yermişler, FETÖ mensuplarıyla bir iltisakları olmuş mu? Yani iade kararı verilirken; sadece kamu görevinden çıkarılana kadar sürece bakılmamalı, sonrasındaki süreçte de iltisakı olmuş mu? Ona da mutlaka bakılmalı ve öyle karar verilmelidir. Eğer mevcut hukuki zeminde bir mücadele yapılmak isteniyorsa; o zaman, kamu görevinden çıkarıldıktan sonra da bunlar ne yapmışlardır, onların da dosyalanması ve ona göre karar verilmesi lazımdır" dedi.
"FETÖ, casusluk örgütüdür"
FETÖ'nün salt bir terör örgütünden öte bir casusluk örgütü olduğunu da belirten Yaycı, şöyle konuştu:
"FETÖ ile mücadele; DHKPC, PKK, TİKKO, IŞİD gibi salt terör örgütleri için çıkarılan kanun ve yöntemlerle yürütülemez. Bu konuda yeni kanun düzenlemesi şarttır. Aynı zamanda, bir an önce FETÖ ile Mücadele Kurumu kurulmalıdır. Çünkü Türkiye'de FETÖ şu anda çok güçlenmiş durumdadır. Çok ciddi ve cüretkar bir şekilde konuşmakta, davranmaktadırlar. FETÖ ile mücadele edilenlerle mücadele başlamıştır. Şunu bir mesaj olarak vermek istiyorum; Türkiye, 15 Temmuz 2016 saat 20.30'a yeniden çok yaklaşmaktadır. Ama bu sefer bunu sadece klasik bir askeri kalkışma olarak yapmayacaklardır. Bu kez, halkı ekonomik ve sosyal zorluklardan dolayı sokağa dökmek ve sığınmacı konusunu provoke ederek, Türk Milleti'ni sığınmacılarla karşı karşıya getirmeyi planlanmaktadır. Bunun sonucunda ortaya çıkacak kargaşayı bir iç savaş haline dönüştürüp, devleti yönetilemez bir hale getirmek, devleti parçalamak ve ondan sonra da bazı kadrolarla yönetime el koymak şeklinde olabileceğini değerlendiriyorum. Takdir, yetkililerindir."