Zafer Partisi Sözcüsü: Anayasa Metinlerinin Ruhuna Uygun İdareler ve Uygulamalar Kıymetli

Zafer Partisi Sözcüsü Uğur Batur, anayasa metinlerinin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymanın önemli olduğunu bildirdi.

Batur, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Batur, "Önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramları ile süslemek değil, metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır." dedi.

Batur, mevcut anayasanın, sürekli değişikliğe uğrayarak "yamalı bohça"ya döndüğünü ve yetersiz kaldığını iddia etti.

Mevcut Anayasa'yla devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke döndüğü görüşünü savunan Batur, şöyle devam etti:

"Milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan Anayasa yapacağız demek, 'Türk Milleti'ni dağıtacağız demektir.' Aslında buna en güzel açıklamayı Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1930'da yapmıştı, 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.' Bundan daha kapsayıcı veya sizin deyiminizle 'kuşatıcı' ne yazabilirsiniz ki?"

"Genel seçimlerin ardından ülke siyasetinin hayal kırıklığı ile birlikte rehavet dönemine girdiğini" savunan Batur, TBMM'nin de tatile girmesiyle durgunluğun devam ettiğini kaydetti.

"Türk gençliğine savaş şartlarını anlatabilmeyi amaçladık"

Batur, 24 Temmuz'da Lozan Barış Antlaşması Paneli'yle antlaşmanın önemini ve psikolojik etkilerini gençlere anlattıklarını, daha sonra düzenledikleri Çanakkale Kampı'nda 57. Alay'ın yaşadıklarını ve burada Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı hamleleri paylaştıklarını aktardı.

Bu panellerle Türk gençliğine bir nebze de olsa savaşın zorluklarını ve savaş şartlarını anlatabilmeyi amaçladıklarını kaydeden Batur, şunları söyledi:

"Bununla da yetinmedik 28 Ağustos'ta İnebolu'dan Ankara'ya uzanan İstiklal Yolu Zafer Yürüyüşü'nü düzenledik. Bu yol, Kurtuluş Savaşı'nda kağnılarla mühimmatın taşındığı, Şerife Bacıların çocuğunun ölümünü göze alarak, battaniyeyi çocuğuna değil mühimmata örttüğü yoldu. Bunları anlata anlata 340 kilometre olan İnebolu-Ankara yürüyüşünü gerçekleştirdik. Yürüyüş esnasında, yürüyüşe katılan gençlerden sık sık şu cümleyi duydum, 'Bu kadar imkan ve elimizde hiç ağırlık olmadan biz 2 gün dayanamadık. Nasıl yürümüşler?' İşte bunu duyduğumda başardığımızı anladım. En azından bizimle yürüyüşe katılanlar artık Kurtuluş Savaşı'nın ne kadar zor şartlarda ne kadar büyük bir inançla kazanıldığının farkındaydı."