1978 yılında İzmir’de dünyaya geldim. İlk okuldan sonra Buca Anadolu Lisesi’nde orta ve lise eğitimimi tamamladım. Anadolu Lisesinde iyi bir eğitim aldım ve iyi derecede Fransızca öğrendim. Daha sonra üniversite için Ankara’ya giderek Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne başladım. Öğrenim hayatım boyunca öğrenci yurdunda kalmak zorlu bir deneyim olmanın yanı sıra bu sürede birçok insan tanıma ve hatıralar biriktirme şansını da yakaladım. Burada İngilizce hazırlıkla beraber 7 yıl okuduktan sonra uzmanlık sınavına girdim ve yine Hacettepe Üniversitesi’nde Genel Cerrahi Bölümünü kazanarak 6 yıl genel cerrahi asistanlığı yaparak 2010 yılında genel cerrahi uzmanı ünvanını aldım.
Uzmanlık sonrası belgemizi alabilmek için devletimizin öngördüğü mecburi hizmete sıra geldi. 2 yıl boyunca bir ilçe hastanesinde tek cerrah olarak çalıştım. 7/24 icap-nöbet usulü bu çalışma zorlu bir mesleki deneyim olmanın yanında hiç alışkın olunmayan bir çevrede yaşamak durumunda da kaldığımdan hayatımın en zor zamanlarından oldu diyebilirim. Mecburi hizmetin sonrasında ile hayalim ve idealim olan bir üniversitede çalışma isteği ile arayışlarım başladı. Umutsuzluğa kapıldığım çok zamanlar oldu. Hizmet etmekten kaçınmak değil ama ideallerimin peşinden koşmada geri kalacağım endişesi ile bulunduğum koşulları adeta bir hapishane gibi hissettiğim çok zamanlar oldu. Nihayet iki yılın sonunda talih yüzüme gülerek İstanbul’da bir Vakıf Üniversitesi’nden teklif aldım. Nasıl yaparım diye düşünmeden bu fırsata şükrederek hemen İstanbul’a taşındım ve üniversiteye başladım.
İstanbul alışkın olduğum ve yaşadığım çevreden çok farklı çok kalabalık ve çok hızlı bir şehirdi ve alışmak zaman aldı. Tabii şimdi alıştıktan sonra da bırakamıyor insan İstanbul’u… Üniversite hayalini kurduğum fırsatlara kavuşmamı sağladı. Bir yandan özellikle pankreas, safra kesesi, karaciğer ve meme kanseri cerrahilerinde deneyim kazandım. İyi bir ekiple çalışmak bizim meslekte her meslek gibi çok önemlidir. Burada iyi bir ekiple; iyi hocalarla çalışma şansım oldu. Bu süre içerisinde hemşire ve diğer sağlık personel arkadaşlarımızla hastalarımızın bakımı için daha iyi neler yapabileceğimizi sürekli konuşma ve geliştirme olanağımız oldu. Bir hastanede gerek çalışanların gerek hastaların kendini evinde hissetmesi huzurlu ve bir aile ortamındaymış gibi rahat hissetmesi çok önemlidir.
Öncelikli hedeflerimiz bunlardı. Yine bu sürede akademik bilimsel çalışmalar yaparak gereken sınavları da vererek doçent ünvanı aldım. Çok çeşitli kongrelerde bilimsel sunumlar yaptım ve yapmaya devam ediyorum.
Üniversitenin bana kazandırdığı en önemli farkındalıklardan biri de ders verme ve öğrenci eğitiminin benim için bir tutku olduğunu anlamamdı. Öğrencilerle geçirdiğim saatler gerçekten farklı bir boyuta girmiş gibi hissettiğim anlar. Bildiklerimi, tecrübelerimi aktarmaya çalıştığım ve öğrencilerin gözünde geleceğe dair pırıltıları oluşturabildiğimi gördüğüm anların mutluluğu inanın sözlerle tarif edilemeyecek kadar büyük oluyor.
Bugün geldiğim noktada mesleğime doçent olarak devam ediyorum ve özellikle belirttiğim gibi safra kesesi, pankreas, karaciğer ve meme hastalıklarıyla ilgileniyorum. Bu konularla ilgili en önemli çalışma hedeflerimden biri de toplumda farkındalık oluşturmak. Hepimizin bildiği gibi meşhur sloganı söylersek “Kanserden değil geç kalmaktan korkun” ve “Birlikte daha güçlüyüz” Toplumdaki her bireyin önlenebilir veya erken yakalanabilir kanser hastalıkları konusunda bilinçlenerek gereken taramaları yaptırmasını sağlamak biz hekimler için çok önemli.
Tedavi etmekten çok önlemek aslında ana hedef olmalı. Tedavi için de erken yola çıkmak bu hastalıkları en sorunsuz şekilde atlatabilmenin temel koşulu. Bu sebeple her fırsatta hatırlatmalar yapmak farkındaysak farkettirmek çok önemli. Sonuç olarak kendimi her gün bir öncekinden daha gelişmiş hissedebilmek en büyük tutkum ve bu tutkuyla hastalarıma ve öğrencilerime faydalı olmaya devam etmeyi diliyorum.
SPOR
1 gün önceYAŞAM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün öncePOLİTİKA
2 gün önceMAGAZİN
2 gün önceEKONOMİ
2 gün önceMAGAZİN
2 gün önce