İzmir’de 2018 yılında şantiyede ölü bulunan Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’ın 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın ölümüne dair soruşturma yeniden açıldı. Olayın ilk anda “intihar” olarak kayıtlara geçmesine rağmen, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı yeni iddianamede “kasten öldürme” şüphesi öne çıktı.

Dorukhan Büyükışık, 13 Mayıs 2018 tarihinde evinin yakınındaki bir inşaat şantiyesinde ölü bulunmuştu. Ancak soruşturmanın yeniden değerlendirilmesiyle birlikte, şantiyede görevli 5 kişi hakkında “kasten öldürme” suçlamasıyla müebbet hapis istemiyle dava açıldı.

İzmir 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, Dorukhan’ın olay yerine aracıyla geldiği ve güvenlik kamerası kayıtlarında bekçi kulübesi yönüne yürüdüğü tespit edildi. Şantiyede görevli olan H.K., H.A., T.Ç., B.Ç. ve A.G. isimli kişilerin ifadeleri arasında çelişkiler bulunduğu, bazı ifadelerin olayın üstünü kapatmaya yönelik olabileceği değerlendirildi.

İddianamede, olay anına dair net görüntü bulunmadığı belirtilse de Dorukhan’ın cesedinin bulunduğu pozisyonun “yüksekten düşme” ile açıklanamayacak bir durumda olduğu vurgulandı. Cesedin sırt üstü, başı istinat duvarına gelecek şekilde ve demirlerin altına sıkışmış konumda olması ile vücutta açık yara ve kırıkların bulunmaması şüpheleri artırdı.

Adli Tıp Kurumu’nun ilk raporunda ölüm nedeni yüksekten düşme ile uyumlu olarak açıklanırken, Adli Bilimciler Derneği’nin mütalaasında bu görüşe itiraz edildi. Yeni raporlarda ölümün düşmeye bağlı olmayabileceği ve sırt bölgesine sert bir cisimle vurularak gerçekleşmiş olabileceği değerlendirildi.

Savcılığın iddianamesinde, Dorukhan Büyükışık’ın sırtında aynı hizada bulunan kaburga kırıklarının, darbe sonucu oluştuğu ve cesedin daha sonra bulunduğu konuma taşındığı belirtildi. Bu da öldürme fiilinin, olay yerindeki şüpheliler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğine dair güçlü bulgular olarak dosyaya girdi.

Sanık ifadelerinde olay sırasında ses duyduklarını, fakat aramalarına rağmen bir olumsuzluk tespit edemediklerini öne süren bekçilerin beyanları, iddianamede “hayatın olağan akışına aykırı” olarak değerlendirildi. Mahkeme sürecinde, şüphelilerin ortak hareket edip etmedikleri ve ölümdeki sorumluluklarının yargılama sonucunda netleşeceği belirtildi.