0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Hong Kong Özel İdari Bölgesi yetkililerinin Avustralya’da yaşayan 2 aktivist hakkındaki yakalama kararı çıkarmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.

Albanese, ABC News’e yaptığı açıklamada, Hong Kong yetkililerinin, 2019’daki protestolara katıldıktan sonra başka ülkelere sığınan ve aralarında Avustralya’da yaşayan Kevin Yam ve Ted Hui’nin de bulunduğu 8 aktivist hakkında yakalama kararı çıkarmasını ve istihbarat sağlayacaklara 130 bin dolar ödül verme kararı almasını eleştirdi.

Hong Konglu yetkililerin verdiği yakalama emrinden endişe duyduğunu belirten Albanese, karar nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını ve kararın kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Albanese, “Bu karar, Avustralya ve Çin’in bu konularda farklı yaklaşımlara sahip olduğunun göstergesidir.” dedi.

Başbakan Albanese, Çin’le olabildiğince işbirliği yapmak istediklerini ancak mecbur kaldıkları durumlarda da karşı çıkmak zorunda olduklarını vurguladı.

Öte yandan, ABD ve İngiltere yönetimi de söz konusu kararı eleştirdi.

Aktivistlerden Kevin Yam ve Ted Hui hali hazırda Avustralya’da yaşarken, diğer 6 aktivist İngiltere, Kanada ve ABD’de bulunuyor.

Çin’den, Avustralya’ya “aktivistleri barındırmaya son ver” çağrısı

Başbakan Albanese’nin eleştirilerini reddeden Hong Kong Baş Yöneticisi John Lee, aktivistlerin ulusal güvenlik suçu nedeniyle ömür boyu izlenmeye devam edileceğini ifade etti.

Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Sözcü Mao Ning, aktivistlerin ülkeden ayrıldıktan sonra Hong Kong’u istikrarsızlaştırmayı amaçlayan Çin karşıtı faaliyetler yürüttüğünü söyledi.

Avustralya ve ilgili ülkelere aktivistler için “güvenli sığınak sağlamayı bırakın” çağrısında bulunan Ning, Çin’in egemenliğine ve Hong Kong’daki hukukun üstünlüğüne saygı duyulması gerektiğini kaydetti.

Hong Kong yönetimi, 3 Temmuz’da, 2019’da Hong Kong’daki protestolara katılan 8 aktivist hakkında yakalama kararı çıkarmıştı.

Hong Kong polisi, söz konusu aktivistlerin ülkeyi terk ettikten sonra da “ayrılıkçı hareketlere teşvik, yönetimi devirmeye teşebbüs ve bireyleri buna teşvik etme, diğer ülkeler ve yabancı güçlerle işbirliği içinde ulusal güvenliği tehdit edici planlarda bulunma” gibi suçları işlediğinden şüphelenildiğini açıklamıştı.