0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Dünya kamuoyunun gözü bir kez daha Orta Doğu’ya çevrilmiş durumda. İsrail’in Gazze’de süregelen saldırıları, uluslararası hukuka meydan okuyan politikaları ve bölgede giderek kötüleşen insani kriz karşısında birçok ülke tavır almaya devam ediyor. Bu ülkelerden biri de Avustralya oldu.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ülkesinin Filistin Devleti’ni resmen tanıyacağını açıkladı. Bu açıklama, uzun süredir uluslararası diplomasi masalarında tartışılan “iki devletli çözüm” sürecine yeni bir ivme kazandırabilecek nitelikte görülüyor.

Kabine toplantısının ardından basın mensuplarına konuşan Albanese, “Orta Doğu’da şiddet halkasını kırmak, Gazze’deki çatışmayı, acıyı ve açlığı sona erdirmek için iki devletli çözüm insanlığın umududur” ifadelerini kullandı.

Başbakan ayrıca Gazze’deki insani krizin, dünyanın en kötü senaryolarını bile geride bıraktığını vurguladı. “İsrail hükümeti, uluslararası hukuka meydan okumayı ve çocuklar da dahil olmak üzere binlerce umutsuz insana yeterli yardım, gıda ve su ulaştırmayı reddetmeyi sürdürüyor” diyerek İsrail’e sert eleştiriler yöneltti.

Filistin Devleti’ni tanıma kararının yalnızca sembolik bir jest olmadığını belirten Albanese, bu adımın uluslararası barış çabalarına somut bir katkı sağlayacağını dile getirdi. “Bu karar, bölgede kalıcı barışın sağlanması için ivme kazandıracak ve diğer ülkeleri de aynı adımı atmaya teşvik edecek” dedi.

Avustralya’nın bu kararı, özellikle son dönemde Avrupa ve Asya’da bazı ülkelerin de Filistin’i tanıma yolunda attığı adımların ardından, diplomatik dengelerde önemli bir değişim yaratabilir. Uzmanlara göre bu gelişme, İsrail üzerindeki uluslararası baskının artmasına ve iki devletli çözümün yeniden masaya gelmesine zemin hazırlayabilir.

İsrail-Filistin meselesi, on yıllardır süregelen çatışmalar, yerleşim politikaları ve bölgedeki güç dengeleri nedeniyle çözüme ulaşamayan en önemli uluslararası krizlerden biri olarak öne çıkıyor. Avustralya’nın bu tarihi hamlesi, “barış için diplomatik birlik” çağrılarının somut bir yansıması olarak değerlendiriliyor.