Üstatlar sadece kalelere ve önemli yerlere gönderilir. Toplumda bulundukları konum kölelik pozisyonuyla aynı olsa da atandıkları yerde son derece güçlüdürler. Bulundukları yerlerde Efendilerinin ve Hanımlarının gizli tuttukları birçok şeyi bilirler. Hatta yeri gelir bu üstatlar, okuma yazma bilmeyen Lordlar ve Hanımlar için yazışmaları ve hayati mesajları okurlar. Bu nedenle çevredekiler üstatlara son derece güvenirler.

Üstatlardan biri öldüğünde kaledeki baş üstatlar onun yerine başka birini seçer ve Lordlar bu üstat hakkında net bir bilgiye sahip olmazlar. Bir üstadın görevi, atandığı yerde şifacı olarak, öğretmen olarak ya da haberci olarak hizmet etmektir. Komplo/kumpas içerisindeki üstatlar, davalarına sadık adamları seçip en etkili kalelerde hizmet etmeye gönderirler. Üstatlar bu nedenle varlıklarını ‘House Hightower’a borçludur. Her ne kadar sadakat timsali olarak görülseler de, komplocu üstatlar Kral Viserys’i öldürecek kadar da ileri gidebilirler.

Üstatların, Targaryenleri devirmek ve ejderhalarını öldürmek için komplo kurduklarına dair birçok kanıt var. ‘House of the Dragon’ dizisinde şimdiye kadar gördüğümüz kadarıyla Büyük Üstat Mellos, Kral Viserys iyileşirken rezil işler yapıyor. Yaralarının çoğu Demir Taht’ın neden olduğu basit kesikler olsa da iyileşmemesi bu kadar zor olmamalıydı. Yine de Mellos, yirmi yıldır onları adeta etkisiz hale getiriyor ve Kral’ın sağlığı saltanatı boyunca bir düşüş içinde fark ettiyseniz.

Bu da Targaryenler için olumsuz bir etki yaratır. Üstatlar, üstün tıp bilgisine sahip oldukları için GOT tarihinde yaşanmış birçok şeye ev sahipliği yaptıkları söylenebilir.

Dizinin sekizinci bölümünde üstatlar arasındaki yardımlaşmayı çok daha net görebilirsiniz. Hatta üstatlar o kadar güçlü bir konumdalar ki savaşın gidişatını bile değiştirebiliyorlar.

Yedi Krallık’taki en iyi üstatların onunla ilgilendiğini göz önüne alırsak bu durum son derece şaşırtıcı. Daemon Targaryen, Kral’ın içtiği çayı kokladığında içinde bol miktarda haşhaş olduğunu keşfediyor, bu da Kral’ı öldürmese de yönetemeyecek kadar güçsüz kılabileceğinin bir göstergesi niteliğindedir. Üstatlar, hizmet ettiği kişilerin isteği üzerine onlara içebilecekleri bir karışım hazırlarlar. Bunun yanı sıra üstatlara güvenildiği için onları gözetleyen birisi yok. Bu da onları son derece serbest kılıyor.

Bunun yanı sıra King’s Landing, Driftmark ve Dragonstone’un üstatları, görevleri boyunca Demir Taht’ın sahibinin kim olacağını neredeyse kendi ellerinde tutuyorlar. Eğer herhangi biri uzun süredir acı veren bir hastalıktan mustaripse ya da savaşta alınan yaralar asla iyileşmiyorsa bu da üstatların gücü ellerinde tuttuğunun bir göstergesi. Etraflarında bulunan insanların yaşamlarını derinden etkileyen üstatlar hiçbir şekilde şüphe çekmiyorlar ya da suçlanmıyorlar. Bu da dünyanın kaderini değiştirebilecek bir etken.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!