9 Ekim 1987 tarihinde İsviçre’nin Scherzingen kentinde dünyaya gelen Barış Arduç, 8 yaşındayken Türkiye’ye dönüş yaptı. Kayseri Erciyes Üniversitesi Spor Akademisini kazanan yakışıklı oyuncu, ortama uyum sağlayamayınca İstanbul’a gitti. Futbol, basketbol, hentbol, yüzme ve dalgıçlık ile yakından ilgilendi.

Oyunculuktan önce Şile’de Türkiye Sualtı Sporları Federasyonuna bağlı olarak sekiz yıl cankurtaran olarak görev yaptı. Cankurtaranlık kariyeri boyunca 1000’den fazla kişinin hayatını kurtardığını söyleyen Arduç’u bu meslek bir hayli yıpratmış. ‘Bir hala ve yeğen vardı. Onları kurtaramadım, boğuldular. Çok etkilendim. Rüyalarıma girmeye başladı. Neyse ki son birkaç yıldır bununla başa çıkmayı öğrendim.’ diyen yakışıklı oyuncu, bu anısını hiç unutamadığını belirtiyor.

Ünlü tiyatro sanatçısı Ayla Algan ile tanışan Barış Arduç’un bu tanışıklık neticesinde oyunculuğa ilgisi arttı. Arduç; önce Ekol Drama’da, daha sonra Sadri Alışık Tiyatrosu’nda oyunculuk eğitimi almaya başladı. Böylece profesyonel oyunculuğun kapılarını araladı.

Barış Arduç; ilk oyunculuk deneyimlerini Küçük Hanımefendi, Dinle Sevgili ve Pis Yedili dizileri ile yaşadı. Kariyer basamaklarını emin adımlarla tırmanan Arduç, Benim İçin Üzülme ve Bugünün Saraylısı dizilerinde de yardımcı oyuncu olarak rol aldı. İlk başrol deneyimini Racon: Ailem İçin dizisi ile yaşadı. Kiralık Aşk dizisindeki Ömer İplikçi karakteri ise yıldızının parlamasını sağladı. Ardından Kuzgun, Çukur ve Alparslan: Büyük Selçuklu dizilerinde yer aldı. Çok sayıda reklam filminde de boy gösteren yakışıklı oyuncu; Sadece Sen, Deliha ve Mutluluk Zamanı filmleriyle de izleyici ile buluştu.

Senaristliğini Gupse Özay’ın üstlendiği Deliha film setinde tanışan sevilen çift, altı yıllık birlikteliklerini Temmuz 2020’de nikâh masasına taşımıştı. Çiftin evliliğinden Jan Asya adında bir kızları var. Uzun ilişkisinden dolayı kendiyle gurur duyduğunu belirten Arduç ‘Senede 15 ilişki yaşayan bir adam olmaktansa uzun yıllardır güzel bir ilişkiye sahip olduğum için kendimle gurur duyuyorum.’ dedi. Dizilerdekinden daha güzel bir aşk yaşadığını belirten yakışıklı oyuncu; tek eşliliği savunduğunu, önceden de çapkın olmadığını söyledi.

Önceden monoton bir hayatı olduğunu söyleyen Barış Arduç; sabahları spora giden, akşamları kahvesini alıp eve geri dönen biriyken Kiralık Aşk dizisinin birinci bölümünün ardından popüler olduğunu hissetmiş. Daha önce konuyla ilgili ‘Spora giderken birileri kolumdan çekiştirdi ve benimle fotoğraf çektirmek istedi. İşte, tam da o zaman bir şeyler olduğunu fark ettim.’ şeklinde bir açıklamada bulunmuştu.

Ünlü olduktan sonra hayatında hiçbir şeyin değişmediğini söyleyen yakışıklı oyuncu ’15 yıllık arkadaşlarım var ve hâlâ onlarla görüşürüz. Sadece iyi bir insan olmak için gayret ediyorum.’ diyor. Barış Arduç, yer aldığı sosyal sorumluluk projeleriyle de iyi bir insan olmaya çalıştığını gözler önüne seriyor. Ünlü isim; Kansersiz Yaşam Derneği, TEGV, Haçiko Derneği gibi kuruluşlara destek veriyor. Ayrıca 2016 yılında Kansersiz Yaşam Derneği’nin ‘İyi Niyet Elçisi’ olmuştu.

Her insanın psikolojik destek alması gerektiğini belirten Barış Arduç: ‘Dünyadaki birçok şey kaotik bir hâl aldı. İnsanın normal olarak sinirleri bozuluyor. Biz işin eğlence tarafındayız. Yani yaşananları yumuşatmak için varız. Bu yüzden sektörün içinde bir birey olarak sağlığımı da iyi tutmak zorundayım.’ diyor.

Her zaman beğenilen biri olduğunu ifade eden yakışıklı oyuncu, ergenlik döneminde pek de yakışıklı bir adam olmadığını söyledi: ‘Girdiğim mekânı yıkan bir tip değildim. Etrafımdakilere kıyasla belki sadece kötünün iyisi gibi duruyordum.’

Spor aşığı biri olan Barış Arduç, sakinliği ve kendisi ile vakit geçirmeyi seven biriymiş. Yakışıklı oyuncu, kendini şu sözlerle tanıtıyor: ‘Fena adam değilim ama damarıma basılınca kötü olurum. Israra ve iyi niyetin suistimal edilmesine hiç gelemem. Tek kuralım var, o da dürüstlük. Sahtekâr bir adam gelip yüzüme karşı ‘Ben sahtekârım.’ derse o bile bana sempatik gelir. Ailem ve yakın olduğum insanlarla ilgili yanlış bir şeyler duyarsam canım çok sıkılır. İnsanların haksızlığa uğramasına da hiç gelemem.’