Ülkenin son zamanlardaki ekonomik durumu hakkında açıklamada bulunan ünlü sanatçı Hülya Avşar, tartışma yaratacak çıkarımlarda bulundu. “Mutlaka bu tür günleri ve bu zamanları öngörüp biraz daha farklı yaşam çizmek lazım. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız” diyen Avşar, sözlerinin devamında ise “Bu saatten sonra simit mi yiyeceğiz falan diyorlar. Gerekirse yenecek ama bu günleri de kolay atlatacağız” ifadelerini kullandı.
Ünlü oyuncu ve şarkıcı Hülya Avşar’a ayak üstü gazetecilerin sorularını yanıtladığı sırada “Ekonominin sanatçı kısma nasıl yansıması oluyor?” sorusu soruldu. Ünlü isim, bu soru üzerine Türkiye’nin son zamanlardaki ekonomik durumu ile alakalı olarak tartışma yaratacak yorumlarda bulundu.
Ekonomik durumun her kesime mutlaka yansıması olduğundan dert yanan ünlü isim, “Benim bildiğim tek şey var. Türkiye’de hatta şimdiki duruma göre dünyada eğer hayattaysan, mutlaka bu tür günleri ve bu zamanları öngörüp biraz daha farklı yaşam çizmek lazım. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız. Ne derseniz deyin” dedi.
Sözlerinin devamında ise Avşar, “Bu saatten sonra simit mi yiyeceğiz falan diyorlar. Gerekirse yenecek ama bu günleri de kolay atlatacağız. Biraz bizim bu işi, insanlar olarak bireysel halletmemiz gerekir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Avşar Kızı yine cesaretini konuşturdu! İki yandan yırtmaçlı elbisenin altına jartiyer giydi.
1963’te, Balıkesir Edremit’te, Celal ve Emral Avşar’ın ilk çocuğu olarak dünyaya gelen Avşar, Ankara Cumhuriyet Lisesinden mezun oldu. Orta öğrenimini tamamlamasının ardından okumaya devam etmeyen ve 1979’da Mehmet Tecirliadlı bir mühendislik ögrencisi ile evlenen, ancak evliliği kısa süren Avşar, henüz 16 yaşındayken hamile olmasına rağmen ayrılık kararı aldı. Anne tarafından Balıkesir’li olan Hülya Avşar’ın baba tarafı Ardahan/Hasköylü’ dür.
1981 yılında boşanmasının hemen ardından İstanbul’a taşınan ve 1983 yılında katıldığı, Bulvar Gazetesi tarafından düzenlenen Kâinat Güzellik Yarışmasında birincilik alan, ancak yarışmanın ertesi günü, Tecirli ile yaptığı evliliği ve boşanması bir gazetede yazılınca, kurallara aykırı olduğu gerekçesiyle tacı geri alınan Avşar, çeşitli reklam filmlerinde boy göstermeye başladı.
Yaşamında dönüm noktası olan 1983 yılında, “Haram” filmi ile oyunculuk kariyerine ilk adımı atan ve daha sonra, 1984 yılında ikinci filmi Tutku’da oynayan Avşar, 1985’te batağa batırılan bir kızı canlandırdığı, “Tele Kızlar”da oynadı. Aynı yıl “Sekreter”i ve İbrahim Tatlıses ile de “Mavi Mavi”yi çeviren Avşar, 1986 yılında “Üç Halka 25”, “Fatmagül’ün Suçu Ne” gibi filmlerin yanı sıra, “Kısrak”, “Alın Yazım”, “Dağlı Güvercin” ve “Sevda Ateşi” gibi filmlerde de rol aldı.
1987 yılında “Alamancının Karısı” ve “Bir Kırık Bebek” çektiği filmlerin ardından, 1989 yılında, Sinema Yazarları Derneği’nin düzenlediği yarışmada “en iyi kadın oyuncu” seçilen, “Fazilet” ve “Öğretmen Zeynep” filmlerinde rol alan Avşar, 1990’da başrolü Yaman Okay ile paylaştığı “Benim Sinemalarım”daki rolüyle, 9. Uluslararası Tahran Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü aldı.
Aynı yıl çevirdiği “Hasan Boğuldu”da Avşar, Sinan Çetin’in yönetmenliğini yaptığı ve Cem Özer ile başrolü paylaştığı, 1993yapımı “Berlin in Berlin” filmdeki rolüyle Uluslararası Moskova Film Festivali’nde “en iyi kadın oyuncu” ödülünü alarak, yurt dışında düzenlenen bir festivalde ödül alan tek Türk kadın sinema sanatçısı oldu.
Bu filmiyle, Kültür Bakınlığından Sinema Başarı Ödülü, ve Sinema Yazarları Derneği’nden “en iyi 5. film” ödülünün de sahibi olan ve 1995 yılında Mehmet Aşlantuğ ile, evlilik ve aşk ilişkilerinde mutlu olamayan bir kadının öyküsünün işlendiği, “Bir Kadının Anatomisi” adlı filmde oynayan Avşar,1999 yapımı Salkım Hanım’ın Taneleri filminde büyük beğeni topladı.
SPOR
1 gün önceYAŞAM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün öncePOLİTİKA
2 gün önceMAGAZİN
2 gün önceEKONOMİ
2 gün önceMAGAZİN
2 gün önce