Nusret Gökçe; 1983 senesinde Erzurum’da, maden işçisi bir baba ve ev hanımı bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. Çok küçük yaşlardan itibaren yaşadığı maddi zorlukların hayata erken atılmasına sebep olacağından haberi yoktu. Henüz 2 yaşındayken ailesiyle Darıca’ya taşındı ve eğitim hayatına orada başladı ancak bu süreç oldukça kısa sürdü. 6. sınıftayken ailevi problemlerden dolayı okulunu bırakmak zorunda kaldı.

Maddi zorluklar yüzünden eğitimine ara vermek durumunda kalan Nusret Gökçe, çalışma hayatına hızlı bir giriş yaptı. Bostancı’daki Kasaplar Çarşısı’nda uzun süre çırak olarak çalıştı. Günümüzde et doğrama hızı ve stili ile kendisine hayran bırakan şef, bu yeteneğini çıraklık döneminde geliştirdi. Kasapların yanında çalıştığı süre boyunca kendisini tanıma ve geliştirme fırsatı bulan Nusret, potansiyelinin farkına vararak bu sektörde ilerlemesi gerektiğini düşündü ve gözünü yurt dışına dikti.

İlk olarak 2007 senesinde İstinyePark’ta bulunan bir kasap-restoran mekânında aktif olarak çalıştı. Burada kazandığı deneyimlerin ardından dünya çapındaki diğer restoran konseptlerini görmek isteyen ünlü girişimci, ilk yurt dışı deneyimi için Arjantin’e doğru yola koyuldu. Biriktirdiği para ve bankadan çektiği 7 bin Türk lirası ile gittiği Arjantin’de, sayısız restoran ile kasap dükkanı gezme ve gözlemleme fırsatı buldu. Bu sayede sektör hakkında bilgi sahibi oldu. Türkiye’ye döndüğünde işine kaldığı yerden devam etti.

Yurt dışı deneyiminden memnun kalan Nusret, bir süre daha Türkiye’de çalışmaya devam etti. Çalıştığı süre boyunca Amerika’ya gitme planları yaptı. Büyük zorluklarla aldığı 3 aylık Amerika vizesinin ona ünlü olma yolunda mihenk taşı olacağından habersizdi. Amerika’ya vardığında New York’un en ünlü restoranlarında para almadan çalıştı. Hazırladığı menü ile adını New York Times’ta duyurdu.

Vize süresi dolduktan sonra Türkiye’ye döndü. O dönem iş bulamayan Nusret, kendi iş yerini açma fikrine kapıldı. Uzun süredir planladığı şeyi hayata geçirmeye kararlıydı. İş yerini açmak için yeterli bütçesi olmayan genç girişimci, arkadaşının yatırım desteği ile ilk restoranı Nusr-Et Steakhouse’un temellerini attı. Arkadaşından aldığı parayı bir süre sonra ona geri ödeyen Nusret, ipleri kendi eline alarak yoluna devam etti. 2009 yılına kadar tek başına yön verdiği işletmesine 2012 yılında bir ortak buldu.

İşlerini yoluna koymayı başaran ünlü girişimci, kariyerinde emin adımlarla ilerlemeye devam etti. Hayatının dönüm noktası ve onu şöhret olma yolunda hızla ileriye taşıyan olaylar ise 2017’de yayınladığı videolar sayesinde oldu. ‘Osmanlı Bifteği’ adlı videosu Instagram’da 10 milyondan fazla görüntülendi ve birçok sosyal medya platformunda paylaşıldı. Hazırladığı yemeklerin sunumunu bizzat yapan ünlü şef, kendine özgü tuz serpme yöntemi olan ”Salt Bae” ile dünya çapında ün kazandı. Kendine özgü menüleri ile tanınan ve ‘Ben et ile konuşuyorum.’ diyerek öz güvenini ortaya koyan Nusret, günümüzde dünyada en çok takip edilen Türk olma unvanını elinde tutuyor.

Günümüzde dünyanın birçok noktasında şubeleri bulunan Nusret Gökçe, yerli ve yabancı misafirlerini restoranlarında ağırlamaktan mutluluk duyuyor. Etin pişirme sürecinden sunumuna kadar her aşamayla bizzat ilgilenmesi sayesinde her geçen gün popülerliğini artırıyor. Onu diğer şeflerden ayıran en önemli özelliği ise yaptığı görsel şovlar. Dünyaca ünlü simalar, sırf Nusret’in görsel şovlarını görmek için restoranlarına akın ediyor.